Ana içeriğe atla

Room 104



Duplass Kardeşlerin yapımcılığını yaptığı "Room 104" bir otel odasında geçiyor. Dizinin her bölümü birbirinden farklı konuları içeriyor. Uzun zamandır beklediğim bir işti ve her bölümü ayrı bir zevkle izledim. Özellikle modern dans konseptini... 
İlk bölümde otel odasına gelen bebek bakıcısıyla karşılaşıyoruz. Ralphie ismindeki bu çocuk biraz farklıdır. Gerilmiş bebek bakıcısı da çocuğun dediklerine inanır. Yani odada yalnız değillerdir Ralphie'nin bir kardeşi daha vardır ve o çok kötüdür. Bakalım bakıcı kız çocuğu kötülüklerden koruyabilecek midir? Belki de kaş yaparken göz çıkaracaktır...
Pizzacı Çocuk isimli bölüm tam bir sürpriz. Eğlenceli ve zekice kurgulanmış. Karısıyla otel odasına gelen adam pizza siparişi verir. Ancak üstünde nakit yoktur. Pizzacı çocuğu odada bırakır ve para çekmeye gider. Pizzacı ise güzel kadını gözüne kestirmiştir. Kadın ona yanaşsa da pek yüz bulamaz. Ama çekingen çocuğun onu arzuladığı ortadadır. Adam geri döndüğünde bir şeyleri sezer ve tavrı sertleşir. Gerçek ortaya çıkınca bir izleyici olarak ağzınız açık kalıyor. Ve en sevilenler listesine ikinci bölümü ekliyorsunuz.
Üçüncü bölümde bir rahip, daha doğrusu bir din adam müridiyle odada buluşuyor. Gizli bir cemaatin aracısı 'kurtulmak' isteyen kadına yardım ediyor. Bunun için de beyne giden en kısa yolu burnu kullanıyor...
"Biliyorum, ölmedin" bölümü yapımcının özel hayatından yola çıkılarak yazılmış. Odada uyurken geçmişi ile yüzleşen bir adama odaklanıyoruz. Arkadaşı boğulurken ona yardım etmediği için vicdan azabı duyan adam, rüya-gerçek arasında sabaha kadar kendiyle hesaplaşıyor.
"İnternet" bölümünde ise Hintli bir çocuk evde unuttuğu bilgisayarına annesi aracılığıyla ulaşmaya çalışıyor. Yazdığı kitabı yayıncıya sunacak ancak annesi onu mail atmalı. Ama nasıl? Daha bilgisayarın Power tuşuna bile basamayan kadın o kadar doluyor ki oğluna acı gerçeği açıklıyor. 
Modern dans içeren bölüm tam bir harika! Tekrar tekrar izlenebilir. Oda temizleyen kadın odada kalan terk edilmiş kızla empati kuruyor. 
"Misyonerler" de hayatın fani zevklerini hiç tatmamış iki genç odaya geliyorlar. Alkol-kahve-porno-gay ilişki ile inançlarını yokluyorlar. Ya kendilerini dine adayacaklar ya da hayata.
1969 senesinde otelin yakınına düşen bir uçak ve içinden sağ kurtulan bir kadın. Odaya gelip hayata yeniden başlayıp başlayamayacağını düşünüyor. Özgürce yaşayamadığı aşk da aklını tamamen bulandırıyor.
"Boris" eski tenis oyuncusudur. Sakatlanmıştır ve yıldızı günden güne sönmektedir. Boris odayı temizleyen Latin ile sohbete dalar. Üstüne yapışan etiketten hiç memnun değildir. Hayat bazen insana ağır sorumluluklar yükler. Kaldıramayacağı kadar. 
Çadırın içinde bomba yapan iki genç. Hiç tanımadıkları insanların hayatını tehlikeye atmaktadırlar. Biri erken davranır kaçar. Diğeri kalıp görevini yerine getirmeye çalışır. Ta ki kalorifer tamircisi gelip onu lafa tutana kadar...
"Dövüş" ve "Aşkım" bölümleri ile dizi sezon finalini yapıyor. İyi seyirler.))


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...