Ana içeriğe atla

Juste La Fin Du Monde


Louis 12 sene önce ayrıldığı evine geri döner. Annesi, kız kardeşi, abisi ve yengesi ile yeniden tanışıyormuş gibi sohbete koyulur. Annesi panikle yemek masasını kurmaktadır. Yengesi de oğluna onun adı olan Louis'i verdiğini anlatır. Kız kardeşi ise abisiz bir hayatla nasıl başa çıktığını anlatır. 
Louis onları pek sık arayıp sormasa da her özel günde kart göndermiştir. Kız kardeşi onun yokluğunda bir nevi evin erkeği de olmuştur. Annesiyle ilgilendiği için kırsaldan kopamamıştır. Abisi ise hala kardeşine karşı agresiftir. 
Yazar olan ve şehirde yaşayan çocuk, ailenin gurur kaynağıdır. Dergilerde çıkan yazıları evin duvarlarını süsler ve 'ulaşılamaz' dahi konumuna yükselir. Kardeşler bazen ona özenir bazen de ona kızarlar. Neden bırakıp gitmiştir? Aslında bu soru izleyici için sorulurken aile ise Louis'in neden geri geldiğini sormalıdır. Ölümcül bir hastalığa yakalanmıştır, onlara durumu açıklamak ve veda etmek için gelmiştir. 
Ne yazık ki işler planladığı gibi gitmez. Bir bakıma da öyle olması daha iyidir. Çünkü bir anne oğlunun öleceğini bilse nasıl yaşayacaktır? Louis hatırlanmak istediği gibi kalmaya karar verir. Guguklu saatten çıkan küçük bir kuş etrafında dolanır ve yere düşer. Tıpkı Louis gibi...
Xavier Dolan filminde bu kez ünlü isimler rol almış; Marion Cotillard, Vincent Cassel, Lea Seydoux, Nathalie Baye ve Gaspard Ulliel. Her zamanki gibi genç ve yetenekli yönetmenin bir sonraki filmini sabırsızlıkla bekliyoruz. Ayrıca bir evde geçen düşük bütçeli filmleri de böylece çok seviyoruz!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...