Ana içeriğe atla

Feed The Beast


Tommy küçük oğluylu birlikte Bronx'ta yaşamaktadır. Zenci olan karısını bir kazada kaybetmiştir ve onun yokluğuna alışamadığı için hala terapi grubuna gitmektedir. 10 yaşlarındaki oğlu TJ ise travma etkisiyle sessizliğe gömülmüştür. Tommy, şarap tadımcısıdır aynı zamanda iyi bir içiçi. Bu durum oğlunun öğretmeni tarafından hoş karşılanmaz. Eğer işleri yoluna koymazsa TJ elinden alınacaktır.
Dion, seksi bir avukatın girişimleriyle hapisten kurtarılan bir aşçıdır. Tek amacı bir an önce Paris'e gitmektir. Daha doğrusu peşindeki Polonyalı mafyadan kurtulmaktır. Restoranını yaktığı Patrick, 600 bin Eurosunu almak için Dion'un ensesindedir. Dion amcasından sahte pasaportunu ve parasını alır ancak Paris'e gitmek nasip olmaz. Patrick acımasızca onları yakar.
Dion aynı zamanda kokoin bağımlısıdır. Gidecek yeri olmayınca eski dostu Tommy'nin kapısını çalar. Ancak aralarında kırgınlık vardır. Birlikte çalıştıkları restoranı yakan Dion'dur ve Tommy'nin karısı öldüğünde cenazesine gelmemiştir. Yani sorumsuz ve bela getiren bir yanı vardır.
İşler Dion yüzünden tersine döner. Tommy'nin mutfağındaki pahalı ocak ile kahve makinesini görünce kendi restoranlarını açma fikrine kapılır ve hayata geçirmek için elinden geleni yapar. Böylece Dion Patrick'e olan borcunu ödeyebilecektir. Tabi bir de Patrick'in peşinde olan dedektiften nasıl kurtulacağını bilememektedir. 
Dion sağdan soldan gelen etkilerle cebelleşirken Tommy hayatının yavaş yavaş değişmesinden mutludur. Oğluna yaşama sevinci gelmiştir hatta kendisi terapi grubunda Pilar isminde güzel bir kızla tanışmıştır. Kendisinin işletmeci olduğunu söyleyen Pilar aslında garsondur ve o da bir şekilde Bronx'ta açılacak olan lüks restoran işine dahil olur.
Restoranın yatırımcısı ise Tommy'nin zengin babasıdır. Damak zevki ve şarap kültürü olmayan bu adam Dion'un hatrına parasını ortaya koyar. Aslında içlerinde en masumu Tommy'dir. Dion ise ona her türlü problemi getirmeye başlar. Sadece bundan haberi yoktur.
İzlerken insanın karnını acıktıran ve Sideways gibi canını şarap isteten bir dizi. Danimarka dizisi Bankerott'tan adapte edilmiş, senaryoyu Clyde Phillips yazıyor. O da Dexter'ın yaratıcısı:)) İyi seyirler...




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...