Ana içeriğe atla

Kendi Kanım-Film Festivali'nden

KENDİ KANIM | Yönetmen: João Canijo / Oyuncular: Rita Blanco, Anabela Moreira, Cleia Almeida / Portekiz / 2011 / DCP / Renkli / 140’ / Portekizce; İngilizce ve Türkçe altyazılı
2011 San Sebastian Mansiyon, FIPRESCI Ödülü
2011 Faial (Azor Adaları) En İyi Film
2011 Caminhos (Coimbra, Portekiz) Büyük Ödül, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu (R. Blanco), En İyi Özgün Senaryo

Marcia, bir toplu konutta kardeşi Ivete’le yaşamaktadır. Kızı Claudia bir gün, kendisinden büyük, evli bir adama âşık olduğunu söyler. Adamın kim olduğunu öğrenen Marcia bu ilişkinin ailesi için bir tehdit oluşturduğunu fark eder. Bu sırada torbacılık yapan oğlu Joca, mal aldığı satıcıyı atlatmaya çalışır, fakat yakalanır. Onu kurtarmaya çalışan teyzesi Ivete büyük bir bedel ödeyecektir.

Cuma işten çıkıp Happymoon'a gitmek pizza margarita yemek, ardından deniz kıyısı parkta dolanmak, Kahve içmeye Suadiye'ye gitmek, Cadde'de yürümek, eve yatmak için gelmek çoook iyi geldi!
Cumartesi günü ise sabah 6'da uyanmak tam bir yıkımdı, 7'de tekrar uyumak 10'da uyanmak. Sabah sabah kuaföre gitmek, evde aleleacele melemen tıkınıp Sevil'e gitmek.
Tüm cumartesi yağmur yağdı.
City's tıklım tıkıştı. 4 seansındaki "Kendi Kanım"ın da izleyicisi pek fazla sayılmazdı.
Yönetmenin çekim planları gözlerimi yaşarttı-hırstan. Nolcak bende çekerim dedim.
Sonrasında Viyana gecesi düzenlenen bir restoranda şinitzel yemek beni daha da mutlu etti. Akşamına Nişantaş'ta uyuyup sabah Çengelköy'de kahvaltı etmek!
Kahveyi başka yerde içelim diyen sevgiliye. Hayır eve gidip çarşaflarımı değiştireceğim, evimi özledim demek.
Hayat güzelmiş.
Dizi senaryosuna sarılmazsam Tolga benim hayatıma son verecek:)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...