31 Mart 2012 Cumartesi

PO Çekimi 2

Yarın 8'de set vaaarrr.
Uyumam lazım bugün güzel bir kahvaltıyla sahne dökümü yapmaya Nişantaş'a gittim. Ne güzel cıvıl cıvıldı.
Akşamına da Midpoint'te bira-patates süperdi:)) Güzel bir sohbet de bonusu.
Kütüphaneyi arayıp kitapların süresini uzatmadım ne kadar kötüyüm:(
Haftaya Antalya'ya gideyim allahım nolur. Çekim işi olsun:)
Yarını da kazasız belasız atlatırsak. En mutlusu ben olacağım:))
Bu günlerde daha bi mutluyum:)) Hep böyle sürsün...
Artarak sürsün daha doğrusu oldu.
İYİ GECELER

29 Mart 2012 Perşembe

Perlier pİke-İpek

Ne alaka ama bir Perlier pembe koku gelemedi İtalya'dan.
Sezen'in babası gitti getirecek umarız de sürünüp kokacağız.
Mesaiden geldim ne mutlu bana.
Bir çeviri var yapmak lazım ancak kapasite zorlanacak.
Yarın cuma yaşasın tüm cumalar. Yemek yapmam lazım, hazır pazar da kuruluyor.
Maaş da yatıyormuşşş. Ben gri bir mont aldım gerçi indirimden krem bir şalla. Para kiraya gidecek. Ooo bir de faturalar var. Ödesem yenisi geliyor. Bıktım artık.
İpek işten ayrıldı :)(( Onun adına sevindim ancak kendimi düşününce yalnız kaldım:( Kiminle pıs pıs konuşacağım ki ben. Kim bardağını çay odasında unutunca gelip bana söylediğinde gözlerimi tavana kaldıracağım? Hergün olmaktadır.
Kim leş çekmecemdeki şekerlere bakarak "Şeker?" diyecek?
Kim İstanbul'daki "Lezzet Durakları"nı sayacak bana?
Kader bizi bir araya getirdi gerisine bakacağız.
Bugün bir arkadaşın sandalyesi kırıldı, çok korktuk. Ölebilirdi de.
Maaşlara zam istiyoruz yoksa çok kötü olacak şirketi terkedeceğiz!
Haftasonu çekim var ve döküm yapmam lazım. Ancak senaryoyu yemiş yutmuş olmam lazım.
Şu çeviriye bakayım de Sezen'e saracağım.
Yarın da duş almam lazım!
Çok çalışmak lazım çok!

26 Mart 2012 Pazartesi

Durmak yok

Bu haftasonu tam bir maratondu.
Cuma akşamı Akmerkez ve Kanyon derken ayaklarımız şişti İpekle.
Sevil'e gittim ravioli ve beyaz şarapla mayıştım. Üstüne de kaynar suyla duş alınca kemiklerim gevşedi.
Kız laf anlatıyor benim gözler kapandı, Hakan gitti zaten beni uyuyor görünce.
Sevil yatağı hazırladı ve uyudum.
Cumartesi müthiş bir kahvaltı yaptık hala unutamıyorum.
Bir daha olsa ne iyi olur.
Nişantaş'ta Yegane Yapımlar'a gittim, Cüneyt Bey ile reklam filminin programını yaptık.
Pazar ise uyku hayal oldu gerçek değildi.
Petrol Ofisi'nde kokladığım gaz ve benzin artık koku almamı engelliyor.
Çekim güzel ve rahat geçti, müşteri biraz karıştı ama napalım kader!!!
Seti özlemişim ama komple hazır değilim. Arada olmalı yani bu kadar kararında.
Ölümüne set değil.
Ayak parmaklarım tüm gün bale yapmışım gibi. Ovarak uyudum.
Saatler de 1 saat ileri alındı. Geç kalıyordum rüyamda da Alice'in tavşanı elinde saatler bana bakıyordu.
Neyseki konuşmadı benimle muhakkak cevap verirdim ve beni aralarına alır bırakmazlardı.
Bu hafta yine mesai var.İtalya bıkmadı ben bıktım.
Anneciğim çok hasta aklım İzmir'de. Öksürüğü geçsin en kısa sürede.
Tek dileğim budur.

24 Mart 2012 Cumartesi

Son bir hafta kaldı Mart'ın bitmesine-PO

Bir haftadır yaz geldi, yüzümüz gülüyor doğalgaz da 175 geldi.
Nisan da sıcak geçer umarım.
Dün Akmerkez -Kanyon derken ayakkabı ayaklarımı yordu. Klasik kıyafetle gezmek pek rahat değil. Sevil'e gittim amaç güzel bir gece geçirmekken 40 derece suda yıkanıp buhar banyosu yaptım. Sonuç çıkışta gözlerim kapanıyordu. Kız 2 laf anlatacak ama ben orada değildim.Beyaz şarapla ravioli gecenin sofrasını süsledi.
Neyse ki yatağını verdi süper uyudum, bir de kaloriferi açmış terleri de akıttım.
Sabahki kahvaltı müthişti tadı damağımda. Paris'te yediğimiz mısır gevreklerinden buldum Macrocenter'da. Aldım az sonra tıkınacağım.
Yarın reklam seti var. Hayat sürprizlerle dolu.
Yegane yapımlardan Cüneyt Bey aradı Petrol Ofisi eğitim-tanıtım filmi çekilecekmiş.
Seve seve yardıma gelirim dedim. Bugün Nişantaş'a gittim görüşmeye sahne dökümü çıkardık. Kuçusu Yegane de pek sevimliydi. Yarın yine 6.40'da kalkacağım ve 8'de set var.
Ayrıca bu gece saatler 1 saat ileri alınacak. Umarım cep telefonum kendi alabiliyordur.
Gece kalkıp kontrol etmek çok zor olacaktır.
Özlediğim sette olacağım 2 pazar üst üste.
İtalya'daki hocama da mail attım bakalım ne yazacak bana:)

19 Mart 2012 Pazartesi

Gölyazı Köyü


Dün sabah saat 6.30'da kalkmak inanılmaz zordu.
Ancak Gölyazı Köyü çok güzeldi.
Otobüste uyurum diye kafamda kurdum ancak koltukları görünce yıkıldım.
Eskihisar-Topçular feribotunda yediğimiz sandviç ve poğaça yanında çay üstüne Türk kahvesi...
Havanın 20 derece olacağını bilseydim kalın sweatimi giymezdim. Güneş burnumu kırmızı yaptı. Diğer arkadaşların yüzü kırmızı gerçi ama bugün fondötenle kamufle ettim.
Yansıma cenneti Gölyazı Köyü, güzel bir efsanesi var.  Kayıkçı amca da baya anlattı.
Gölün ortasında motoru durdurup -Bu göl her sene 2-3 kişiyi yutuyor. Bir yandan da elinde bir ip, amca ayağa kalktı ölüleri anlatmaya devam ederek. -Amca elindeki ip ne için? diye sordum herkesler koptu. Amca çok şeker hemşerim Selanikli. Binmek: Pinmek. Pahalı: pahacı gibi kelimeleri kullanıyor. Aynı bizim ailedekiler gibi. Oğlu mimar olmak istiyormuş. Ekipteki diğer mimar arkadaşlar e-maillerini verdiler. Rapido mapido soruları için...
20 Lira ödememiz gerekirken amca bizden 15 aldı. -Bizim hanım size balık da yapardı dedi.
Turdaki diğer insanlardan koptuğumuz için kendi başımızın çaresine baktık. Yemeğimizi de kendimiz yedik, motorumuzu da kendimiz bulduk. Günbatımı çekmek için 3 saat kaybettik ama napalım çoğunluğa uymak lazım.
Dönüş yolunda feribot sırası beklerken de bayıldık resmen allahtan hava güzeldi.
Bir daha sanırım turla bir yere gitmeyeceğim.
Kendim gezmeye devam.
Sorunsuz insanları yanıma alabilirim bir de  + olanları.

17 Mart 2012 Cumartesi

cioccolato

İtalyan çikolatası-"Ai Se Eu Te Pego"

Sonunda misafirlerimiz gitti.
Dün akşam patates kavurma ve brokoli hazırladım. Nefistiler.
Esma sultan da rejime girmiş. Aynı derde sahibiz. Mide karın bel bölgemiz şiş.
Bende hiç bu kadar olmazdı. Dün sarı pantolon sarı kazak giydim. Belediye işçileri gibi. Aman yarabbim aynada bir yan döndüm göbek. Midem bulandı. Sabahları 2 poğaçaya çıkarttım ondan sanırım bir de işte sürekli tavuk-pilav, metabolizma yavaşladı. Bitki çayı içmeli her gün. Yoksa sonum kötü. Her yere yayılsa anlayacam ama yok aynı yerde toplanıyorlar.
Chiaralar ise meyan köklerini gevelediler koca gece. Sabah da odada tarlası oluşmuş onları temizledik. Tolga ile takip ediyoruz kim wcden çıkınca ellerini yıkamadı diye. İnsan obsesyona bağlıyor. Sanırım bende ileride temizlik hastası olacağım. Ama ileride şu an olsa ofisteki çekmecemi temizlerim. Herkes gördü suratıma tükürmedikleri kaldı. Aslında kılımdır ama bazen salıyorum dedim.)
Yarın erken kalkmalıyım gezi var Gölyazı Köyüüüüü. Her halükarda uyanıyorum erken bari bir işe yarasın.
Bu akşam da mezar tezi yazan arkadaşıma yardım için birkaç sayfa yazı yazmam lazım.
Ezberlediğim Portekizce şarkımı söyleyerek işe koyuluyorum:))
Mossa Mossa a sivu semi mataaaa...
Michel Telo'  "Ay Se Eu Te Pego"

http://www.numberone.com.tr/tr/video/muzik-video/michel-telo-ai-se-eu-te-pego.html

15 Mart 2012 Perşembe

Son mesai

Bence bu fazladan işte kalma durumları pek işe yaramıyor. Benim için en azından. Gerçi eve taksiyle gelmek ve akşam yemeğinden kurtulmak süper.
Chiaralar geldi şu an. Bir sürü çanta ile. Evleri sırtında derdi anneannem. Ah ah!
Bu akşam yatağımda yatamayacağım. Misafirlere tahsis ettim.
Ama cumartesi kavuşacağım.
Yıkanmak gibisi yok, işte sıkıntıdan kaşınıyorum sürekli.
Ben misafirlerle ilgileneyim.
Mutfakta bulgur köftesi yemekteler.
Sevgiler

Pinne

14 Mart 2012 Çarşamba

Aksanat'ta Hesaplaşma-AfterMath-Benim Sosyalliğim

Son derece sosyal bir gündü 13 Mart benim için.
Gündüz kendimi işe kaptırmışken telefonum çaldı. Arayan Negar’dı. İnanamadım çünkü İran’da olduğunu sanıyordum. Ablası Bahar’ın da aralarında bulunduğu bir grup sanatçının Aksanat’ta sergisi varmış. Açılış için beni davet etti. Koşarak gelirim dedim. Allah organizasyon bir yandan da Chiara Türkiye’ye geldi onu görmem lazım. Hatta aynı gün görmeliydim çünkü Babylon’da kemençe dinletisi için davetiyem vardı. Onların gitmesinin yerinde olacağını düşündüm. Yani bileti iletmeliydim. İş çıkışı servisle kendimi Mecidiyeköy’e attım. Metro Cuma gününe nazaran tenhaydı! Taksim’de Chiara ile telefonda anlaşmaya çalışırken 2 kişi “Anket için 5 dakikanız var mı?” diye sordu. 1: Telefonla konuşuyordum. 2: İtalyanca konuşuyordum. İnsanlar gerçekten önce dinlemeli sonra konuşmalı. Gülümseyerek sabırla yürüdüm. 

Yere bakmayı kesmemişim ki karşıdan gelen Berrak’ı göremedim. Gördüğümde ise onu Atlas’a sürükledim “Festival Kitapçığımı alalım” diyerekten. İST Kafede oturduk. Bır bır bır konuştum o dinledi zavallım. Sağa bir döndüm kafam sırtım yamuldu. Bağırdım ah ah. Kulunçlarım ağrıyormuş öyle söledi. Adar arkasında geldi bir karışıklık Aksanat’a daldım. Negar’ı buldum sonra Tolga’yı. Chiaralar da geldi oh dedim tamamlandık. Sergi gezmeler gülüşmeler vs vs. Thales’te bişeyler içtik. İş ve gece hayatı ikisi bir arada yürümez ben diyeyim. Kas yapmak lazım. Eve gelmek azap oluyor Taksim’de. Chiara’ya yolladığım listeden hiçbir şey almamış. Helal olsun dedim. İtalya’dan bir şey gelmedi yaniiiL
Bugün ise mesai vardı. Gündüz bilgisayarla ilgili bir takım adamlar geldi kontrol montrol. Yarım gün gitti. Mesai bir işe yaramadı yani. Ancak şirketteki sessizlik hoşumuza gitti. Artemisa diğer odada Arnavut  halk müziği dinleyerek çalışıyordu. Ne iyi kafa bu dedim. Taksiyle eve gelmek süper ötesiymiş. Mezarlıktan geçmek cumaya kaldı. İtalya’dan geçen haftanın sonuçları geldi 1200’den fazla reklam yapmışım. Hatalarımı azaltmam lazım. İnşallah dedim. Hepsi bir arada olmuyor.
Pazar günü Apolyont Gölyazı Köyü’ne gidiyorum. Biraz fotoğraf çekmem kendime gelmem lazım. Asıl sorun yine erken kalkacak olmamL
http://www.akbanksanat.com/etkinlik-takvimi

11 Mart 2012 Pazar

Yeni Lenovo i3-Akbank Reklamı

Ne kadar hızlı ve gıcır bir laptopum oldu bugün anladım:)
Dün uyandığım gibi Elmadağ'a attım kendimi. Vatan Computer'dan bir laptop kapma kararıyla. Öncesinde bir kütüphaneye uğramış kitap değiştirmişliğim var. Tahsin Yücel okuma zamanı artıkkk.
Seville Starbucks'da içtiğimiz kahve züper geldi. Dedikodu da. Cuma akşamı Restoratörler ve Konservatörler Derneği'nin açılışındaydım da şarapla azıcık gevşemiştim. Ne iyi geldi ama arkadaşlarla sohbet. Bir de Özlem'in mercimek köfteleri.
Vatan'da laptoplardan sorumlu kişi sanırım Casper ile gönül bağı kurmuş. Hangi laptopu sorsam Casper ile karşılaştırıyor. -Yok efendim gönül bağım falan dedi. İnadımdan almadım Casper. Zaten herkes burun kıvırıyor yerli malı diye. Asus'a gözüm takıldı. Eee Lenovo i3 bulunda 10.50 TL'ye kaptım hemen. Kasada sıradayız çocuğun biri de Lenovo almış saydı nakit 1000 üstü bişeyler. Kasiyer kız soruyor -1 Liranız var mıydı acaba?. -Allahım baksana nakit milyar sayarsın 1 Lira isterler dedim. Ne kasiyer bişey dedi ne müşteri. Ardından kafamı bir çevirdim bal standı. Aaa dedim burada bal da mı satıyorsunuz? Erkek kel kasiyer zıpladı benim laptopu ovuşturarak -Evet efendim balı böle sürüyorsunuz üstüne daha iyi çalışıyor -Arı yapışır be dedim. Ne mişte yardımmış. -Gıda sektörüyle teknolojiyi birleştiren kurumdur Vatan dedim. Allahım herkes ters. Aşağı indik ödemeden sonra. Herkes laptopu yüklemeye bırakıyor. Doğum hastanesi gibi çocuğunu görmek isteyenler ilk dokunanlar hangisi olduğunu soranlar. Karışır mı bunlar dedim Sevil'e saçmalama dedi. Ama hastanede bile karışıyor ki çocuklar.
Aldık çıktık derken -gelecekteki-sevgilimi gördüm Harbiye'de. Ne tesadüf. Ehehehe
Nişantaş Bolulu'ya gittik tatlı yemeğe. Sevgi de katıldı simitiyle. Kameradan teyzeme el salladık.
Sonra yürüyerek Beşiktaş. Sert rüzgar olmasa ne iyi olacaktı.
Dün de kuaförde akşamı ettik, daha kaşım maşım manikürüm var off.
Selami Şahin'in Akbank reklamı ne ilginç ne alaka?
Bunlar şimdi creative ekipten mi çıkıyor?
Hepsi duruyor biri diyor "A Selami Şahin şarkıyı sölesin" hepsi zıplıyor ne kadar yaratıcı bir fikir diye göklere. Sonra şarapla kutluyorlar. Sonra bir reklam şirketine iş görüşmesine gitme şansın bile olmuyor. Evet bu tipler şakır şakır İngilizce konuşan minimum 3 sene reklam ajansı deneyimi olan tipler bir de. Allahım yaratıcılık nerelere bağlandı.
Ben bu dünyaya ait değilmişim arkadaşlar söyledi dün. Marsta olsam daha popüler olurmuşum.
Pek inanmadım ama.
Akbank da hala kestiği 50 Liramı ödemedi!!!
Selami şarkı söylesin daha...

7 Mart 2012 Çarşamba

Mesai mi var? 8 Mart

Bugün başarılı olduğumu gördüğüm bir gün o yüzden önemli benim için.
% 23 verimliliğim var bugüne bugün.
Başarılarımın artarak devam etmesini diliyorum. Mesaiye kalır mıyız bilmiyorum?
Yarın Dünya Kadınlar Günü.
Ev telefonu bedavaymış, ne ilginç.
Neden erkekler günü diye bir şey yok demeyeceğim. Tek merak ettiğim bu özel günün anlam ve önemi. Kadınlara hediyeler verme günü olsa daha makbule geçerdi. Kesin Mustafa Sarıgül iyi bir etkinliğin peşindedir. 7/24 faal bir başkan kendisi helal olsun!
HaberTürk'te "Yeni Eğitim Sistemi" üzerine tartışma programı var. Cihat Hoca da orada helal olsun güzel konuşuyor. Tabi mesele yine anadilde eğitime geldi. Kürt meselesinin ratingi yüksek ya herkes sömürüyor bu mevzuyu. Tayyip Erdoğan çıktı, "Fatih Projesi"ymiş adı. Tabletten kim ders takip eder. Ben olsam etmem. Akıllı tahta fena değil ama. Allahtan eğitim hayatım bitti ve çocuğum yok ateşe atacak.
Bir arkadaş rüyasında görmüş evde yanıyormuşuz, zenginlik, işte başarı imiş.
Bu arada 2. kanallı dişte hafif sızlama var sinir oluyorum. Kaybetmesek kendisini bari 450 TL. ödendi bari 3-5 sene idare etse sökecem tüm dişleri yoksa.
Şu dünyadaki tek isteğim tüm dişerimin sağlıklı ve sırım gibi olmasıydı.
Artık çık geç.

6 Mart 2012 Salı

Sofia Coppola-Marni


http://www.youtube.com/watch?v=9wK-CgE8mdI

İzlenmeli izletilmeli çok softtttttt. Pastelll.

Marni reklamıdır beni benden alan...

Böyle bir bahar geldi havası,
Bir aşkın yakınlarda olduğu sinyali,
Arkadaşlarla içilen yudum yudum içkiler,
Güzel sohbetler,
Bakışmalar,
Gezmeler,
Topuklu ayakkabılar,
İçerdeki kelebekler,
Müzik ve pastel renkler,
Hepsini istiyorum!

4 Mart 2012 Pazar

Galerist-Mezar Tezi

Cuma günleri çalışınca sevilir sayılır. Cuma yoksa cumartesi ve pazarın anlamı yoktur.
Cuma Avrupa yakasının servisiyle Mecidiyeköy'e attım kendimi, geçen hafta kadar kalabalık değildir umarım diyerek metroya bindim. Taksim'den yukarı çıkacak cesaretim yoktu Şişhane'ye doğru yollandım. Müzeci konservatör restoratör arkadaşım Özlem ile buluştuk ve Galerist'teki Haluk Akakçe'nin "Zamanda Yolculuk" sergisine gittik. Saat 19'da idi açılış. Kapı kapalıydı ve içeriden süpürge sesi geliyordu. Gülüştükten sonra aşağıya indik beklemek için. Her gelen diğer taraftaki bar-restorana gidiyor yanlışlıkla. Ben sesleniyorum. Sergi bu tarafta ama açılmadı henüz. Gazeteciler gelenlerin fotoğraflarını çekiyorlar. Ancak bizimkini neden çekmediler???
Sergide enerji veren içecek dağıtılıyordu. Dağıtan kız da uyarıyordu "Enerji içeceği değil enerji veren içecek" Özlem pek inanmadı. Az sayıda çalışma vardı ama insanlar fazlaydı çok daraldık.
Hoş bir çocuk vardı ancak tanışamadan oradan ayrıldık.
Abur-cubur alıp Özlem'e gittik, tezine yardım edecektim güya.
Cumartesi uyandığımıza kar-yağmur-güneş vardı.
Özlem'e pek yardım edemedim. 6 gibi Kadıköy'e laptop bakmaya gittim. İstediğimi bulamadan eve geldim. Hadi çarşaf değiştir hadi yıkan hadi çamaşır at öyle akşamı ettim. Bugün de çamaşır ve yemek derken gün bitti. 2 bölüm Rizzoli&Isles izleyebildim.
Ayrıca "Omerta" da bitti. Diğer kitaba geçebilirim.
Haftaya Chiara geliyor arkadaşı Chiara ile.
Bu Cuma da Seville korku filmi izleme planım var. Laptop işini de halletmek farz oldu derim.

1 Mart 2012 Perşembe

Mart Geldi Mi Ne?

Hello Mart hoşgeldin!
Bugün kar vardı o yüzden ılık hava getiremedin. Ancak cemreler düşmeye başladı. Artık belirgin farklar yaratır kendisi.
Cüzdanım yırtıldı, güzel değişik bir cüzdan bulmalı almalı kullanmalı. İçine madeni para da koyabilmeliyim. Türk Lirası'nın simgesi var ya yeni.Ne kadar iyi oldu. İhtiyaç vardı.
Dün yola çıkan Bakanlık dosyam muhtemelen bugün varmıştır Ankara'ya. Bir güzel çıktı aldım, yarım kapaklı dosyaya yerleştirdim onları spiralsizce.Yoksa sorun çıksın istemem. Hayırlısıyla sinema desteğimizi alırız inşallah. Bu blogta da gittikçe kadere bağlıyorum.
Yarın son iş günü çıkışta Taksim'e gideceğim. Haluk Akakçe'nin Galerist'te sergisi açılacak. Özel davetiye geldi yaaaa. Bende arkadaşlara söledim sanırım tek Adar gelecek. Gidip azıcık değişik insan göreceğim. Ne giysem diye düşünürken malesef rengarenk kıyafetlerim olduğundan bir kombinasyon sağlayamadım, dün aldığım yeni kareli eteği fırfırlı gömleğimi de giyemicem. Haftaya artık.
Unutmadan fotoğraf makinemi de alayım bir iki poz sergiyi çekeriz. Tülay olsa onunda giderdik. Rahat bir ortam insanı kendisi, neşeli şen şakrak sosyal. Fazla övdüm ve özledim. Viyana'da dilek mumunu yakmış kedisini severken boş kalan eliyle de öyküler yazıyor şimdi.
Dün Pileki'den aldığım mozaik pasta biraz sert geldi. Hem tat hem ısırık anlamında. Pileki'ye doğumgünümde attığım mail aklıma geldi. "Lütfen Üsküdar'daki şubenize bir pasta bırakın oradan alırım" gibilerinden. Hiiiiç cevap yazan olmadı çok alındım. Bu daha doğrusu o mutlu günümde duvar tavrı takınmak hoş değildi. Ben olsam oranın halka ilişkileri bak neler yapıyorum.
Yarın sergi çıkışı Özlem'e gideceğim, kızın mezarlı tezi bitemedi gitti. Hasta bir de. Belki bir işe yararım onun adına. Kendimden pek umudum yok ama...
Ayrıca cumartesi SE'lerle buluşum bana laptop alacaz. Yatan maaşı bitirmek lazım.
Her hafta bir kez fön çektirmem lazım. Eski saçlarım yok ve artık ben bunu kabullenmeliyim. Kabullenmezsem çevremdeki insanlar yüzüme daha doğrusu kafama bakmayacaklar.
Pazar yine yine yine çizgi film yazma planımız var. Bu sefer en az 2 tane yazmalıyız. Zihin açıklığı umut ediyorum.
Lütfen yarın kar yağmasın:)
Beklediğim bir sürpriz gerçekleşsin!
Sevgilerle

Sanat Koleksiyonu Olan Zengin Bir Adamın Öyküsü-7

  God of Art- Sanat Tanrısı 7. ARTEMİS Sabah uyandıklarında Artemis pek bir şey hatırlamamaktaydı. Yatakta yalnızdı. Aklında tek kalan p...