Ana içeriğe atla

Woman at War- Kona fer í stríð


Filmekimi'nde gitmek istediğim filmlere yer bulamayınca şansımı başka filmlerde denemek istedim. İyi de yapmışım, neticede herkes Gaspar Noe hayranı olduğu için! bize yer kalmadı. Kapıda 50 dakika bekleyip eli boş dönmek de insanı üzerdi. Hemen İzlanda filmi buldum. "Woman at War". En sevdiğim sahne, kalın kazaklı İzlandalıları dağlarda görmek. Tabii filmden alınan sahne önemli. Ne izleyeceğimin araştırmasını yapmak yerine direkt izlemeyi tercih ediyorum. Bazen adı bazen de bir fotoğraf onu seçmem için yeterli oluyor. Benedikt Erlingsson, Olafur Egilsson ile birlikte senaryosunu yazmış ve filmi tek başına yönetmiş. 
Halla, 50 yaşlarında bir aktivisttir. Aynı zamanda koro şefi olarak da çalışır. Ok atmasını bilir, sağlam bir vücut direnci vardır. Kendini bu konuda geliştirir. Çünkü elektrik tellerini koparıp kesmek bir kadın için zordur.) Halla, çevreyi ve ülkesini kirleten fabrika ile tek başına mücadele eder. Bazen ona destek olan insanlar çıksa da halkı kendi tarafına çekmek zordur. Siyasetçiler ve iş adamları fabrikanın ülke geleceği olduğunu vurgulayınca işler değişir. "Dağ Kadını" halk kahramanı olmaya çalışırken birden halk düşmanı olarak görülmeye başlar. Bu da siyasetçilerin kirli oyunlarından biridir. Doğanın sanayileşme uğruna mahvolmasını istemeyen Halla, büyük eylemine hazırlanmaya başlar. Ancak bu sırada yaklaşık 4 sene önce evlatlık almak için başvurduğu kurumdan yanıt gelir. Annesiz babasız olan küçük kız Ukrayna'da onu beklemektedir.
Halla yine de eyleminden vazgeçmez. Bu kez arkasında uzak kuzeni ve yogacı kardeşi Asa vardır. Halla'nın yolculuğu başka bir boyuta taşınsa da umut hep vardır.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...