Dag, askerliğini bitirdikten sonra küçük kasabasına geri dönmüştür. Baba mesleği olan itfaiyeciliği seçmeye karar verir. Çünkü 10 yaşından beri babası ile yangınlara gidip ona yardım etmektedir. Tanka su doldurmak, aletleri kontrol etmek ve yangın söndürme heyecanını yaşamak hoşuna gider. Ancak annesi onun başka bir mesleği olmasını ister. Babası da son zamanlarda pek iyi değildir. Dag postacılık yapmaya başlar, akşamları da babasıyla yangın söndürmeye gider.
Küçük kasabanın en büyük sorunu kundakçının çıkardığı yangınlardır. Dışarıdan gelen birinin yaptığı düşünülse de ateşle oynamayı seven Dag sorunun kaynağıdır. Günden güne garipleşen çocuğun durumunu annesi farkeder ancak sağlam bir kaynak bulamaz. Kendi kendine konuşması ve kıyafetlerinin duman kokması kadının aklının bir köşesindedir. Kocasına durumdan bahsetse de oğulları ile hiçbiri konuşmaz.
Dag'ın pek arkadaşı yoktur. Ortamlara girmeye çalışsa da onun okuldan sonra değiştiği çok barizdir. En ilginç durum ise Dag kendisinden başkasının ateşle oynamasını istemez. Ve örnek vatandaş olacak davranışlarda bulunur. Bu da çift karakterliliğinin en güzel örnekleridir.
1997 senesinde Uykusuz filmi ile adını duyuran yönetmen Erik Skjoldjaerg, karanlık kuzey öykülerini anlatmaya devam ediyor. Hem de çok başarılı bir şekilde... İyi seyirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder