Ana içeriğe atla

Venus In Fur


"Venus In Fur" Roman Polanski'nin 2013 senesinde çektiği bir film. Avusturyalı Leopold Von Sacher- Masoch adlı yazarın aynı adlı romandan tiyatro oyununa David Ives tarafından uyarlanmış. Bir tiyatro salonunda iki kişiyle geçen 96 dakikalık filmi izlemek isteyenlere iyi seyirler.))
Yağmurlu bir günde Paris'in geniş sokaklarında gezinen kamera bir tiyatro salonuna girer. (Klasik Roman Polanski filmi olduğu giriş sekansından bellidir.) Oyunun adaptasyonunu yapan yazar Thomas, tek başına tiyatro salonundadır. Aradığı kadın oyuncuyu bulmadığından dolayı biraz gergindir. Sevgilisine akşam yemeğine geleceğini söylerken kapıda yağmurdan ıslanmış olan Vanda'yı görür.
İlk bakışta Vanda giyiminden dolayı telekız gibi görünmektedir. (Bu da kadınlara karşı erkeklerin ön yargılarından biridir.) Thomas onun role uygun olmadığını kibar bir dille söyler. Ancak Vanda ısrarcıdır. Bir kez sahnede rolü denemek ister. Thomas'ı zar zor ikna eder. Bu süreçte kadınlığını da kullanmaktan kaçınmaz. Thomas ise ona yan gözle bakmamak için kendiyle savaşır. 
Sonuç: Vanda sahnede role o kadar iyi girmiştir ki Thomas aradığı oyuncunun o olduğuna karar verir. Eve gitmeyi erteleyip oyunun devamını onunla oynar, çok heyecanlıdır. Bir cevher keşfettiğini düşünürken Vanda'nın aklına oyunla ilgili birkaç soru takılır. Dialoglar kadınları aşağılamaktadır ayrıca oyun sadomazo ilişkiyi anlatmaktadır. Thomas ne derse Vanda ikna olmaz. Bu sefer oyuncuyu ikna etmek yazara düşer. 
Vanda, onu çok fazla hafife alan entel oyun yazarına güzel bir ders vermeye hazırdır. Ancak Thomas üstüne çalıştığı oyuna farklı bir açıdan bakmaya hazır değildir. Neyse ki Vanda oyunu ondan daha iyi çözümlemiştir. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...