Ana içeriğe atla

The Fool


Dima belediyeye bağlı çalışan bir tesisatçıdır. Aynı zamanda dışarıdan inşaat mühendisliği okumaktadır. Küçük evlerinde annesi, babası, karısı ve oğluyla yaşar. Yemek yedikleri bir akşam annesi ona demediğini bırakmaz. Babası gibi ezik olduğunu, bir ev alması gerektiğini, olmuyorsa çalıp çırpması gerektiğini söyler. Dima ve babası sinirlenirler. Kapının önünde gençlerin kırdığı bankı tamir ederek kendilerini oyalarlar. 
Kendi bölgesinde olmamasına rağmen bir binada tesisat sorunu vardır. Dima da müdürü içki aleminde olduğu için tıpış tıpış işe gider. Gördükleri karşısında şoke olur. 40 yıllık binanın iki yerinde derin çatlaklar oluşmuştur. Biraz daha inceleyince binanın 24 saat içinde çökeceğini anlar. Bürokrasiye karşı gelemeyeceğini düşünse de 'ezik' olmaktansa başını belaya sokmayı tercih eder. Devlet içindeki kokuşmuş ilişkilerin içinde kendini bulur. 
Belediye başkanının 50. yaş gününe gider ve durumu tüm yetkililerin ortasında anlatır. "Mama" lakaplı kadın başkan 'buraya kolay gelmedim' diye övünürken bir anda fakir bir mahallede yıkılacak olan binayı öğrenir ve içindeki 800 kişiyi nereye tahliye edeceğini düşünür. Dima'nın bağlı bulunduğu müdür de oradadır, ona salakça bir iş yaptığını söyler. Yine de Dima aldırmaz, emniyet müdürüne bile kafa tutar.
Nereden geldiği belli olmayan cesaret sayesinde Dima, 800 kişinin canını kurtarmaya kararlıdır. Tüm bir gece doğum gününe katılanlar zar zor ayakta dururken bir yandan da binayı nasıl kurtarırız planı yaparlar. Daha doğrusu kendimizi nasıl kurtarırız. Bina çöktüğü ve insanlar öldüğü taktirde hepsi hapsi boylayacak ve senelerce çıkmayacaktır. Yenilen rüşvetler bir anda burunlarından gelir. Hepsi birbirine sarar, belediye erkanı tutuşmuştur. Dima da derin bir nefes alır ve polislerle binaya tekrar bakmaya gider.
Bu gidiş onun ölümle yüzleşmesine neden olur. Belediye başkanı insanlar için konaklayacak yer bulamayınca binanın kontrolünden sorumlu kişileri ortadan kaldırmaya ve tüm evrakları yakmaya karar verir. Dima, iki kişiyle kurşuna dizilecekken hayatı bağışlanır ve oradan kurtulur. Tek şart ailesini alıp ortadan kaybolmasıdır. Dima bir hışımla eve gider ve karısını çocuğunu alır annesinin inlemeleri eşliğinde evi terkeder. Arabayla tüm bunlara sebep olan binanın önünden geçerken yine içi rahat durmaz.
Ona tahliye sözü veren belediye başkanına nefret duyar. Diğerlerine göre de o binada yaşayanlar kentin tüm sorunlarına sebep olmaktadır. Yani kurtarılmaya değmezler. Uyuşturucu, fahişelik ve hırsızlık oradan çıkmaktadır. Dima, karısını göndererek binayı kendi boşaltmaya karar verir. Sabahın ilk ışıklarıyla tüm kapıları tekmeleyerek bir yığın insanı dışarı çıkarır. Ve bir sarhoşun 'bizi yok yere dışarı çıkarttın' gazıyla lince uğrar.
2014 yapımı bu Rus filminin yönetmeni Yury Bykov. Gerçekten sadece Rusya'da değil dünyanın her yerinde olabilecek bir olayı ele alan yönetmen aynı zamanda filmin senaristi. 2 saat olan bu filmi izlemek isteyenlere iyi seyirler:))


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...