Ana içeriğe atla

"House Of Cards" 3. Sezon


"Hunt or be Hunted" sloganıyla 2. sezonu heyecanla izlemiştik. Frank Underwood, başkan yardımcısıydı ve amacı başkan olmaktı. Neyi nerden yapsam diye düşündü ve koca sezon mücadele etti. İlk sezon bunlar için alt yapı hazırlamıştı, ayağını kaydırması gerekenleri halletmiş ve işbirliği yapacağı kişileri sağlama bağlamıştı. Neticede politika bu kaygan zeminde, onu satanlar ve taraf değiştirenler var. O da zaman zaman onları ikna etmek için uğraşsa da bazen tehdit edip zamanını harcamadan sonuca varıyordu.
2. sezonun sonunda katakülliye getirdiği başkan istifa etti ve yerine vekaleten 2 seneliğine başkan oldu Underwood. Elindeki kozları oynamaya başladı. Rusya'nın desteğini kazanmak Orta Doğu'da söz sahibi olmak için Rus Devlet Başkanı'nı ağırladı. Adam çok inatçı olduğu için zorlaması gerekiyordu. Karısını da alıp Rusya'ya gitti. Gay olduğu için hapiste tutulan bir adamı geri getirmek istiyorlardı. USA halkının gözünde bir Amerikalı'yı Rusya'dan kurtaran başkan olmalı ve seçimle tekrar iktidara gelmeliydi. Plan terse işledi. Claire adamı koğuşunda ikna etmeye çalışırken kendi şalıyla intihar edeceğini bilmiyordu. Deliren Rus Devlet Başkanı Claire'in basının önünde gerçeği açıklamasıyla daha da sinirlendi ve tüm anlaşma kapılarını kapadı.
"Amerika Çalışıyor" adında yeni bir proje geliştirerek halkın gözüne girmek için uğraştı. Ansızın geliveren tayfun alarmıyla parayı komitenin baskısıyla yardım fonuna aktardı ve olanlar oldu. O kadar zaman iş sahibi olması için uğraştığı insanlar işten çıkarıldı. Önceleri başkan adayı olmayacaktı, partisi de bunu istemiyordu. Çevresindeki herkes Underwood'dan kurtulmak istiyordu. Parti başka bir aday çıkarmayı önerdi ve Frank çok bozuldu.
Doug da bir yandan paralel kurguyla! hayatına devam ediyordu. Frank'in eski sağ kolu, saplantılı Doug, ikinci sezonun sonunda Rachel'in ormanda kafasına vurmasıyla komaya girmişti. Biz öldü sanmıştık:) Hayata dört elle sarılarak fizyoterapisini tamamladı. Arada alkolle kendini kaybetse de Underwood sevdası onu yaşama bağladı ve işinin başına geri dönmek için ayak oyunlarına başladı.
Neler olmadı ki 3. sezonda 2. sezona nazaran daha bir hareketliydi. USA başkanı olmak için yarışan Heather ile mücadele etmek zordu. Underwood ise Jackie'yi öne sürdü ikisini birbirine kırdırdı.
Frank akıllı adamdı... Best Seller bir yazar tuttu ve hayatını yazdırmaya karar verdi. Aslı mevzu karısı Claire idi. Birleşmiş Milletler Büyük Elçisi olan Claire, tecrübesiz olmasına rağmen işi için mücadele ediyordu. Etrafındakiler pek bu durumdan memnun olmasa da Claire'in yapmak istedikleri vardı. Ancak bir gün kocasının Petrov'un gazına gelip onu istifaya zorlayacağını bilmiyordu. Her daim yanında olma sözü verip nikah tazeleyen Claire, kampanya süresince de kocasını destekledi. Artık ayrı yatak odalarında yatmaları iplerin koptuğunu gösteriyordu. Claire'in Frank'i terk etmesi ise an meselesiydi.
Finalde başkan seçildiğini öğrenen Frank Underwood, teşekkür konuşması yapacaktı... Ancak Claire eline çantasını alıp gitmişti. Ve bu Frank'in umurunda değildi...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...