Ana içeriğe atla

PsikeArt Günleri Santralistanbul'da

Güzel bir Cuma gününde yeşillikler içindeki Santralistanbul'a gitmek lazım.
Hatta 21-23 Mart tarihlerinde düzenlenen Psikeart Günleri'ne katılıp "Sinemada Kadın ve Psikiyatri" temalı panelleri, söyleşileri izlemek lazım.
Biraz gecikmeme rağmen Meltem Cumbul'un söyleşisine yetiştim. Kahve içip kendime geldikten sonra;
"Kadın yönetmenlerin kadın karakterleri" bölümünde; Belma Baş, Belmin Söylemez ve Bingöl Elmas çektikleri filmlerdeki kadınları anlattılar. 
B harfiyle başlayan tüm kadın yönetmenlerimiz, toplumun kadına yüklediği vasıflara, kutsal annelik kavramına ve ezberlenmiş tutumlara filmleriyle nasıl başkaldırdıklarından bahsettiler.
Ve maalesef bir kez daha kadın kimliğiyle yaşamak ve toplumda erkeklerle eşit olabilmek için mücadele etmek zorunda kaldığımıza içimizden lanet ettik.
"Yönetmenler ve filmlerindeki kadınlar" bölümünde ise; ülkenin çeşitli üniversitelerinden gelen psikiyatristler çalışmalarını sundular.
Almodovar, Bergman, Bunuel ve Fellini filmlerinde kadının konumlandırmasını anlattılar.
Ancak sunum yapan değerli hocaların, yazdıkları metinleri işin uzmanına okutup öyle sunmaları daha sağlıklı olurdu diye düşünüyorum. 
Almodovar'ın sürekli kadınlarla büyümesi, Bergman'ın sık sık evlenip boşanması, Bunel'in bedel ödemek zorunda olan kadınları tanıması ve Fellini'nin entellektüel aşklar yaşaması... 
Hepsi bu yönetmenlerin gerçek yaşamında olan şeyler ve filmlerine yansımaları.
Cumartesi ve Pazar günü de sürecek olan etkinlik ücretsiz, program ise Psikeart'ın Facebook sayfasında bulunuyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...