Ana içeriğe atla

Nymphomaniac 1 ve 2 Üstüne

Danimarkalı yönetmen Lars Von Trier'in ülkemizde yasaklanan filmi Nymphomaniac, İf Bağımsız Film Festivali'nde gösterildi. En yakın gösterimi ise Nisan ayında 33. İstanbul Film Festivali'nde. İzlemek isteyenler -eğer bilet bulabilirlerse- son şanslarını kaçırmamalılar.


Nemfomani (hiperseksüelite);  Yunan mitolojisinde yer alan nemf (nymph) isimli perileriden gelir. Nemfler tanrıçalardan farklı olarak doğayı taklit eden ilahi ruhlardır. Efsanelerde genç ve güzel kadın olarak tasvir edilirler. Erkek kontrolünden tamamen uzaktırlar, maskülen güce karşı çıkan, özgür mitolojik yaratıklardır. Genel olarak beş kategoride sınıflandırılırlar: Gök perileri, su perileri, toprak perileri, bitki perileri ve yeraltı perileri. Dördüncü sınıfa ait Meliae, dişbudak ağacına özgü nemfleri oluşturur. 1. filmin afişinde balıkları yakalamak için kullanılan yem vardır, yani gelişimini tamamlamamış böcek. Nemfin bir diğer anlamı da budur.


Joe labirent gibi ıssız, ışıksız bir sokakta yatmaktadır, yoldan geçmekte olan Seligman onu alır ve evine götürür. Joe orta yaşlı, genç bir kadındır. Seligman ise yaşlı  bir adam. Normalde paylaşacakları bir şey yokken bir gece boyunca Joe'nun hikayesi sayesinde keşfe çıkarlar.
Joe öyküsünü iki filmde toplam sekiz bölümde anlatır. Önce çocukken cinselliği keşfetmesi, küçük oyunlar oynaması, anne ve babasıyla ilişki durumu üstüne yoğunlaşılıyor. İlgisiz bir anneyle Joe'nun hayatında iz bırakacak bir babası vardır. Babası, bitkiler ve ağaçlar üstüne bilgi sahibidir ve Joe ile ormanda sık sık gezinti yaparlar. Bir gün dişbudak ağacı üzerine konuşurlar. Babası ormandaki tüm ağaçların dişbudağı kıskandığını ve kendi ağacını bulduğunu söyler. Joe ise bir bakıma kendi ağacını aramaya başlar.
İlk cinsel deneyimi, tıp eğitimini yarıda bırakması ve  kendine bir iş bulması...
Hiç tecrübesi olmamasına rağmen bir ofis işi buluyor, eski yatak arkadaşlarından biri olan Jerome'un asistanı oluyor. Jerome hariç çevresindekilerle yatarken bir gün onun güzel sekreterle evlenip gittiğini öğreniyor. Kaybedilince anlaşılan aşk, aranmaya başlıyor.
Aklını yitirip ölen babası onu derinden etkiliyor. Önüne gelen erkeklerle birlikte olmaya başlayan Joe, 1. filmin sonunda Jerome'un geri gelmesiyle yeni bir hayata başlıyor. Evli, çocuklu ve tatminsiz olarak...
Jerome her ne kadar kıskansa da Joe'nun başka vücutları tanımasına izin veriyor. Aradığını bulamayan Joe, kendini işkence doktoruna atıyor. İflah olmaz bir şekilde ailesini terkederek zevki ve kendini aramaya devam ediyor.
En iyi bildiği şeyi yeni işi ile birleştirince çok başarılı bir tahsilatçı oluyor. Patronun önerisiyle kendine 15 yaşında güzel bir asistan tutup hem eşcinsel ilişkiyi deneyimliyor hem de yaşlandığını farkediyor.
Taa ki asistanın eski kocası Jerome ile yattığını öğrenene kadar...


Güzel Detaylar: İlk cinsel deneyimini yaşadıktan sonra, motorunu çalıştıramayan çocuğun yanına gidip bir çırpıda onun motorunu çalıştırıyor.
Seligman'ın hiç cinsel deneyimi yoktur. Joe ise bu konuda oldukça tecrübelidir. Ve Seligman'ın aseksüel olduğunu olaylara farklı yönden bakmasıyla anlar.
Joe hiç arkadaşı olmadığını Seligman'a itiraf eder, onu arkadaş gibi gördüğünü herşeyi açıkça anlattığını söyler. Bu sayede yeni bir karar alır. Artık eski alışkanlıklarını tekrarlamayacaktır.
Joe, sebebini bilmediği halde yürüyüş yaparken karşısında duran tepeye tırmanmak ister. O tepede aradığı ağacı bulur. Yalnız ve tek olarak en yüksektedir.
Filmin sonunda güneşin doğduğunu karşı duvardaki ışık huzmesinden anlarlar. Seligman ise ilk cinsel deneyimini yaşamak için misafir Joe'ya saldırır. Joe -"Ne yapıyorsun? İstemiyorum" dediğinde Seligman -"Herkese verdin, bana da ver" diyerek aynı mantığı -mantıksızlığı- devam ettirir.
Filmin dialogları gerçekten sorgulayıcı ve düşündürücü. Özellikle Seligman ve Joe konuştukça bir şeyleri keşfederkenki farkındalık durumları.
İmgeler, hayaller, yaşanmışlıklar ile hazzın sınırı ve sınırsızlığı gösteriliyor. Bir sürü detay içeren film uzun süre tartışılabilir.
İyi seyirler.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Hayatımda izlediğim en müthiş film

Bu blogdaki popüler yayınlar

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Gece Sahilde Tek Başına

Young Hee, Güney Kore'de ünlü bir aktristir. Yönetmenle yaşadığı bir ilişki sonucunda kalbi çok kırılır. Çünkü adam evlidir. Hamburg'a giden Young Hee, bir arkadaşının evinde kalır. Hem kalbinden aşkın izlerini silmeye çalışır hem de adamın gelip onu almasını bekler. Farklı bir ülkede her gün parkta yürüyüş yapar, yeni insanlarla tanışır ve biraz daha rahat davranmaya çalışır. Her ne kadar arkadaşı onun bir yemekte alkol alıp gevşemesinden hoşlanmasa da Young Hee o an canı ne isterse onu yapmaya kararlıdır. Ülkesine geri döndüğünde eski arkadaşlarını bulur ve onların değişimini gözlemler. Hala bekar olan erkekleri acımasızca eleştirir. Eski aşkının ne yaptığını merak etse de çok peşinde düşmez. Eninde sonunda hesaplaşacak kadar içinde biriktirdikleri vardır. Young Hee sadece sevilmek istediğini anlamıştır. O yüzden çevresindekilerle bu konuda rahatça tartışır. Arkadaşların onun zor zamanlarına destek olmak için seslerini çıkarmazlar. Young Hee sahilde uyuduğu bir gün es...

Balıkesir Şan Sineması

Balıkesir Şan Sineması'nın kapanacağını ve 4as market olarak açılacağını duydum veeee çok üzüldüm. İlk filmimi izlediğim yer olan Şan, benim için çok özeldir. 1994-1999 yılları arasında... İlk kez Batman'ı orada seyrettim ve sonraki 4 sene boyunca filmlerimi izlediğim tek yer oldu. Kısacası sinema nedir Şan'da öğrendim. Cumartesi ve pazar günleri hınca hınç dolu olurdu. Okuldan ve dersaneden kaçıp gittiğim tek yerdi. Ülkede sinema ve tiyatro salonları kapatılıyor yerlerine marketler ve avmler açılıyor. Köle gibi çalış, sanattan uzaklaş, para harca, daha çok kazanmak için çalış ve daha çok harca. Çark böyle dönecek artık. Anlayanlar anlamayanlara anlatsın.