14. Uluslar arası 1001 Belgesel Film Festivali
Nice Belgesellere…
14. Uluslar arası 1001 Belgesel Film Festivali; 29 Eylül-3 Ekim 2011 tarihleri arasında düzenleniyor. Festivalin bu yılki teması ise ““DAR ALANLAR / DARALANLAR” olarak belirlenmiş.
Bu yılki festival izleyicisi daha bir coşkulu daha bir meraklı… Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nin kapısı belgesel izleyicileriyle dolup taşmış. İlk izleyeceğim film “Kamenge Kuzey Mahalleleri” Manu Geros, Savla Munoz’un filmi tam 58 dakika. Tam 5 dakika geç kalıyorum koşarak içeriye girmek isterken görevli gayet ciddi bir şekilde uyarıyor “Lütfen bir daha geç kalmayın yoksa salona alınmayacaksınız”. Özür dileyerek salona giriyorum. Film Siyah bölüme ait yani; İnsanın İnsana Ettikleri: Haklar, haksızlıklar, savaşanlar, savaşılanlar, ezilenler, ezenleri anlatan filmler. Alecis Sinduhije, Burundi ülkesinin özgürlük ve adalet savaşçısıdır. Hutular ve Tutsiler arasındaki anlaşmazlıkların biteceğini ve ülkenin barış içinde yaşayabileceğini düşünür. Ancak şu anki iktidar Alecis’i tehlikeli bulmaktadır. Bir yandan Fransa’da onu bekleyen karısı ve çocuğu bir yanda da ülkesinin özgürlüğü vardır. Alecis’i zorlu zamanlar beklemektedir. Ancak o tüm bunlarla mücadele edecek gücü kendisinde bulacaktır…
Cuma gününün en güzel filmi “Kitap Kaçakçıları”. İki araştırmacı arkadaşın yer yer canlandırmalarla kurduğu anlatım dili gayet başarılı. Biri Litvanyalı bir sahne yönetmeni diğeri ise İrlandalı şair olan bu arkadaşlar sırtlarında çantaları 19. yy. Litvanyalı kitap kaçakçılarının izini sürüyorlar. Litvanya halkının dillerini koruma mücadelesi ise takdir edilmekten fazlasını hak ediyor. Film konusu itibariyle akıcı ve merak uyandırıyor. 73 dakikalık bu filmin yönetmeni Jeremiah Cullinane.
Festivalin son gününde izlenecek en ilginç belgesellerden biri de “Lezbiyen Fabrikası” Susan Chen’in yönetmenliğindeki bu film 56 dakika ve 2010 yapımı. Ülkelerinden çok uzaklara para kazanmak için giden kadınların; bu ülkede yaşadığı adaletsizlikleri ve aşkları konu alıyor. Aynı yatakhanede kalan kadınların tek amacı çalışıp para kazanmak ve eve dönmek! İş arkadaşlarına aşık olan lezbiyenler de bir yandan ilişkilerinin tadını çıkarıyor. Ancak göçmen işçi sınıfının hakları -her zamanki gibi- korunmuyor ve fabrika onları işsiz bırakıyor. Mücadele zamanı başlıyor. İşsiz kalmak, paralarını alamamak, sevgiliden ayrılmak. Hepsi zor hele bir de aynı anda oluyorsa! En üzücü yanı ise çiftlerin bu engeller yüzünden ilişkilerine son vermek zorunda kalmaları. Güzel bir kadın-işçi dayanışması. Her emekçiye örnek olmasını diliyoruz. (Özellikle filmin yönetmenine kutu içinde verdikleri hediye (yüklü miktarda para) onların aslında paraya önem vermediğini de gösteriyor.)
Bol filmli bol belgeselli günler dileğiyle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder