Oysa sabah güzel bir mesajla uyanmıştım. Banka hesabıma 10 ay önce çalıştığım işten kazandığım para yatırılmıştı! 10 ay önceki emeklerimi toplamak için bankaya gittim. Ve parayı markette bitirme hayaliyle kime gittim. Ancak paramın üstüne yılan oturmuştu (anneannecimin deyimiyle) bir Pe-Re-Ja kolonya alıp koşarak eve geldim.
Başarısız tarhana çorbası girişimlerime bir yenisini daha ekledim. Koyduğum tabağı ters çevirsem tarhana şeklini bozmazdı. Bizde şeklini bozmadan çöpe göndermek zorunda kaldık. Çok üzücü. Safranbolu yıllarında da pişmiş bir tavuğu yabana gitmesin diye tarhana çorbasının içine tifterek koymuştum. İkram ettiğim arkadaşlar ise "Bu tarhanalı tavuk" demişlerdi. Bende onları kovmuştum.
Ursula'nın yürek burkan hikayesinden sonra bir İspanyol filmi iyi gider mantığıyla "Azuloscurocasinegro"yu isledik. Tabiki sevdik ne de olsa İspanyol sineması! İnsana sınırları koyan kendisi midir yoksa çevresindekiler midir?
Sınırları aşmak gerçekten zor!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder