Ana içeriğe atla

The Disaster Artist


Greg gittiği tiyatro kursunda kendine has üslubu olan Tommy ile tanışır. Cesurca doğaçlama yapan Tommy Greg'i etkilemeye başarmıştır. Onun sınır tanımayan hali sayesinde Greg, özgüven kazanmaya başlar. Bu pek Tommy'nin umurunda değildir, yeni arkadaşı Greg'in tek hayali olan oyunculuğu gerçekleştirmek üzere ona öneride bulunur. Hollywood'a gidip şanslarını orada deneyeceklerdir. Greg henüz 18 yaşındadır, kendinden büyük biriyle oraya gitmekten çekinir. Tommy onu ikna eder, orada evi vardır amaçlarına ulaşmak için hemen harekete geçmeleri gerekmektedir.
Evin en güzel yerini Greg'e verir, ajanslara vermek için fotoğraf çektirirler. Yakışıklılığı sayesinde Greg hemen bir ajansa kaydolur, hiç iş gelmez. Canı sıkılmaya başlarken karşısına güzel bir kız çıkar. Yavaştan kendi hayatını kuran genç adam bir bakıma sponsoru olan Tommy'nin canını sıkar. İkisi tekrar yakın olmak için kendi filmlerini çekmeye soyunurlar. Tommy senaryo yazmayı öğrenir ve "The Room" isimli projesini çekmek için kamera satın alır, ekip kurar. Ne de olsa kaynağı bilinmeyen bolca parası vardır. İşin en meşakkatli kısmı başlar. Set kurulur ve "Kayıt" denir. Film çekimine başlanır ancak en büyük sorun Tommy'nin yeteneksiz olması ve sette canı istediği gibi davranmasıdır. Greg günden güne bunalmaya başlar. Hatta onun için dizide bir rolü bile geri çevirir. 
Her şeye rağmen arkadaş olmaya söz veren ikisi bakalım ilk filmlerinin geri dönüşlerini nasıl karşılayacaklardır?
Film "The Disaster Artist" kitabından uyarlamış gerçek bir öyküye dayanıyor. James Franco'nun hem başrolde olup hem yönettiği filmde kardeşi Dave Franco da oynuyor. Şimdiden birçok ödül alan filmi izlemek isteyenlere iyi seyirler:)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...