Ana içeriğe atla

İspanyolca Filmler


İspanyol Sineması denilince aklıma önce Pedro Almodovar filmleri gelir.
"Annem Hakkında Her Şey", "Volver", "İçinde Yaşadığım Deri", " Yüksek Topuklar", "Konuş Onunla", "Kötü Eğitim", "Matador" ve "Julieta" beğenerek izlediğim filmleridir. Zaten geriye pek filmi de kalmamıştır.)) O derece severim.
2015 yapımı "Truman" diye bir film vardır. Ölmek üzere olan bir adamın arkadaşıyla vedalaşma sürecini anlatır. Hem duygusal hem de komiktir.
2013 Şili yapımı bir film: "Las Cosas Como Son", "Her Şey Olacağına Varır" diye çevrilmiş. Fena değil bakış açısı farklı. Aksiyonseverler bu filmi pek sevmez.
2014 yapımı "Havana'ya Dönüş" var. "Regreso A Itaca" orjinal adı. Yıllar sonra buluşan eski arkadaşlar bir terasta konuşur konuşur. Tabi İspanyolca.))
"Ixcanul" 2015 yapımı bir Guatemala filmi. Çok dialog yok ancak atmosfer farklı. Yerel diller de filmde mevcut.
"La Novia" 2015 yapımı bir film. Federico Garcia Lorca'nın "Kanlı Düğün"ü filme uyarlanmış. Dialoglar aşk kokuyor.
"Magical Girl" Carlos Vermut filmi. Biraz farklı bir film, farklı şeyler görmek iyidir!
"The Three Burials of Melquiades Estrada" en sevdiğim filmlerdendir. Sanki o an oradaymışım gibi sınır çevresi ve göçmenlik üzerine "Üç Defin" izlenmeli:))
Guilliermo del Toro en son Venedik Film Festivali'nde "The Shape of Water" ile ödül aldı. İspanyolca filmleri "Pan'ın Labirenti" var.
"El Secreto de Sus Ojos" heyecanlı bir film. Adından hep söz ettirir.
"La Tierra y El Sol" Kolombiya yapımı. Anlamlı ve derinliği olan bir film.
2008 yapımı "Camino" var. Ağlamaktan ciğerleriniz sökülebilir. Baştan uyarayım!
Alejandro Gonzalez Inarritu İspanyolca filmlerin babası bizim için. "Biutiful" "Amores Perros" izlenirse güzel olur.
Gael Garcia Bernal'ın oynadığı filmlerden "No" var."Y Tu Mama Tambien", 2001 Meksika yapımıdır.
"Los Lunes Al Sol" 2002 yapımı güzel bir film.
"Historias Minimas" ve "Bombom- El Perro" filmleri Arjantinli yönetmen Carlos Sorin'e ait.
"Mar Adentro" 2004 yapımı filmde Javier Bardem oynuyor.
Alejandro Jodorowsky'nin son filmi "Poesia Sin Fin" de görülmeye değer.
İyi seyirler.))

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...