Ana içeriğe atla

International Changing Perspectives Short Film Festival-Salt Galata


10 Mart Cuma günü koşarak Salt Galata'nın yolunu tuttum. Kısa film festivali denilince akan sular durur! Bu seçkinin daha kaliteli ve izlenebilir olacağı düşüncesine kapıldım. Haksız da çıkmadım. Sensational Beats/Ritmik kategorisindeki filmlere yetiştim.
Nata Metlukh'un yönetmenliğini yaptığı "Fears" isimli animasyon film 2 dakika. İnsanların korkularını ve onların peşinde nasıl gezdiklerini ve nelere yol açtıklarını güzel bir dille anlatıyor.


Brezilya yapımı "Life As A Rhizome" filminin yönetmeni Lisi Kieling. Klaus Volkmann isimli bir müzisyenin sade yaşamını ve aktivist duruşunu anlatıyor. Su gibi akıp giden film alkışı hak ediyor.
"Tomato Fields Forever" İspanya yapımı ve 5 dakika. Biraz hızlı aktığı için yorum yapmadan önce tekrar izlemeyi tercih ederim:)) "Venus Man Trap" Kadına şiddet kavramını sorguluyor. İzleyenlere güzel fikirler veren bir kısa... "Vicious Cycle" dünyadaki iş gücünün makinalaşmasını güzel bir dille eleştiriyor. Seri üretime bağlayan robotlar bir süre sonra bozulur. Peki sonra ne olur?
Cultural Insights bölümündeki ilk film tek planda çekilen, Minster Joseph yönetmenliğindeki 16 dakikalık Fransız filmi olan "A Night in March". Atmosferi ve doğallığı açısında övgüye değer. Barda çalışan Samir biraz durgundur. İş arkadaşı ve müşteriler bunu farkeder. Üstüne üstlük onu görmeye gelen bir arkadaşı da sorun çıkarmak üzeredir. Samir ne olup bittiğini anlatacak mıdır?
"Backstreet Tales" İtalya'daki bir çingene mahallesinde yaşayan iki kişiye odaklanıyor. Kısa ama etkileyici bir film. "Neden burada yaşıyorsunuz?" sorusunun cevabı izleyiciye anlatılıyor.
"Brown Guys Do" biraz hızlı geçen bir Kanada filmi. Hint stilinde bir parodi olarak kendini tanımlıyor. 
"Chavo" ise Jaro Minne adlı genç yönetmenin 4 dakikalık filmi Romanya yapımı. Uzun bir aradan sonra sabahın ilk ışıklarıyla evine dönen bir adamı anlatıyor... Gösterime gelen yönetmen ile seanstan sonra kısa bir sohbet yapıldı.

"Huh" filmi kocasına kızıp giden bir kadının yaşadıklarını anlatıyor. Filmin bir sahnesindeki Putin fotoğrafına gözüm takılmadı değil.
"Namnam Buknyeo" filmi Kore'deki bir iş kolunu anlatıyor. 1000 civarında evlendirme şirketi bulunan ülkede Kuzey Korelileri de Güneylilerle evlendiren bir şirket de mevcut. Anlatılana göre; Kuzeyin kızları güzel, Güneyin de erkekleri yakışıklıymış. Bu vesileyle şirketin kurucusunun da evlilik öyküsünü öğreniyoruz.
So Far So Close bölümündeki ilk film Mustafa Efelti'nin 9 dakikalık filmi "35". Evsiz bir adamın çöpten bulduğu kitap sayesinde 100 TL kazanması ve sonrasında yaşadıklarını konu alıyor.
"Angel" 4 dakikalık Irak yapımı bir animasyon. Biraz klişe olsa da vurucu olma özelliğini içinde barındırıyor.
Rodrigo Canet'nin "April" isimli filmi 4 dakika. Film boyunca çalan telefon ve askerden dönmeyen abisini özleyen kardeş...
11 dakikalık İran yapımı olan "Building No.13" içinde sıradan şeyleri barındırsa de görüntüsü ve anlatım dili güzel.

"Ethnophobia" Arnavut-Yunan ortak yapımı bir film. Stop motion tekniğiyle çekilen 14 dakikalık filmin yönetmeni; Joan Zhonga. Baya komik ve ilginç bir film.
Emin Akpınar'ın "Güney Kutbu" isimli filmi 5 dakika. Emekli Muhsin Bey berberde kendisinin terörist olduğunu televizyondan öğrenir. Ve sonrasında olan olur.
"Hey Sweetheart!" filmi 7 dakikalık İspanyol yapımı. Yolda yürüyen bir genç kızın arkasından gelen adam bir takım iltifatlarla onu kandırmaya çalışır. 
Haftaya devam eden festival için Salt Galata'yı ziyaret etmeniz önerilir. Filmler ve program için https://icpsff.com

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...