23 Haziran 2016 Perşembe

Gomorra


Roberto Saviano'nun aynı adlı romanından uyarlanan film 2008 yılında vizyona girmişti. 2014 senesinde de televizyon dizisi olarak çekilmeye başlanan Gomorra büyük bir hayran kitlesi yarattı. Napoli turizmi bu filmle gelişir mi bilemiyorum çünkü ben ikinci kez gitmeye korkar oldum:))
İtalya pizzası ve mafyasıyla meşhur olan bir ülke. Oralarda sesli bir şekilde mafya demek biraz tehlikeli... Gomorra da bu tehlikeye gözü kapalı girenleri konu alıyor. Uyuşturucu ticareti yapan Pietro Savastano, sağ kolu Ciro di Marzio'nun ona olan güvenini sınar. Ciro aynı zamanda mafya babasının oğlu olan Gennaro Savastano'nun yol göstericisidir. Çünkü babasına bir şey olursa başa o geçecektir ve her şeye hazırlıklı olmalıdır. Gennaro bir o kadar saf ve merhametlidir. Ciro ise onu cesaretlendirmek için elinden geleni yapar. 
Pietro'nun hapse girmesiyle düzen alt üst olur. Önce karısı Immacolata başa geçer. Gennaro yaptığı her hamlede iş ortaklarını kızdırmaktadır. Bir yandan Ciro bir yandan annesi onu yola getirmeye çalışır. Ciro iktidar boşluğunu görünce güçlenmeye karar verir. Ve diğer mafya kollarıyla anlaşma yaparken ikili oynamaya başlar. Ona göre bu kendini güvence altına almaktır. 
Gennaro sarışın sevgilisi için para döküp saçarken annesi onu yola getirecek yöntemi bulur. Honduras'a gidip orada gerçeği görecektir... Gennaro geri döndüğünde sadece saç kesimi değil tüm karakteri değişmiştir. Çünkü orada hayatta kalması için insan öldürmeye zorlanmıştır. Korku dolu çocuk, cesur bir adama dönmüştür. Annesini yönetimde saf dışı bırakıp mafya kurallarını yeniden yazacak kadar gözü kadar olmuştur. 
Ciro da İspanya'da acımasız Salvatora Conte ile ölüm kalım savaşı vermektedir. Biraz aklını kullanır ve anlaşmaya varır. Gennaro ve Ciro, Immacolata yüzünden birbirlerinden haber alamamışlardır. Yoksa Ciro Gennaro'yu ateşe atmayacaktır. Bu olay onun büyümesini ve Ciro'yu saymamasına neden olur. Geri plana itilen Ciro diş bilenir ve Pietro'nun sadakatine layık olmaya çalışmak yerine kendi yolunu çizer. 
Gennaro kendi ailesinde büyüklere saygısızlık etmeye başlar ve küçükleri üstlerine salar. İş o kadar değişir ki annesi bir bu iç savaşta kurban olur. Hem de onun yol göstericisi Ciro tarafından... Ölümler başlar ve diğer iş birlikçileri Savastanolara resti çekerler. Ciro da yönetimi eline almaya karar verir. 
Oğlunun ortalığı karıştırdığını duyan Don Pietro hapiste aklını yitirmiştir ve tek dostu sadık Malammore tarafından kaçırılır. Tekrar işlerin başına geçmeye niyetlense de bir süre Almanya'da kalacaktır. Ciro ise Gennaro'nun ekibini yok eder ve son kurşunlarını Gennaro'ya sıkar. Amacı Savastanoları tarihe gömmektir. 
2. sezon baba-oğul arasında iktidar savaşı ortaya çıkar. Ciro da kendi kurduğu ittifakı büyütmek için uğraşmaktadır. Hatta Salvatore Conte'nin ortakları sayesinde ondan kurtulur. Yani Ciro tehlikeli oyunlar içinde yeni yöntemler bulmaya başlar. Kendisini ihbar etmek isteyen karısı Debora'yı bile öldürecek kadar gözü kararmıştır.
Genny, Roma'da kendine yeni bir yaşam kurar. İşi sadece uyuşturucuyu değildir. Orada bir inşaat firması olan adamın kızı Azzurra ile takılıp iş adamı olmaya niyetlidir. Genny'yi oğlu gibi seven adam sırtından bıçaklanmak üzere olduğunu bilmeden kızının düğün planını yapar. Azzurra da hamiledir ve Genny gelecek erkek çocuğun adını Pietro koyacaktır.
Malammore yeğeni Patrizia'yı Don Pietro'nun ihbarcısı yapar. Kızı zorla onun yanına alır. Önceleri çekingen davransa da Patrizia, Pietro'ya eş bile olmaya çalışır. İş Ciro'nun kızının öldürülmesiyle değişir. Patrizia geri çekilir. Ciro da yıkılmıştır. Gennaro da ona hayatının şansını verir. Babası ile buluşma yerine Ciro'yu göndererek Pietro Savastano dönemini kapatır.
3. sezonda Roma'da Gennaro, Napoli'de Ciro borusunu öttürecek gibi görünüyor. Başbaşa kalan eski dostun savaşına tanık olabiliriz ya da iş ortaklıklarına... Ancak 2. sezon ölen Prens ve hapse giren Şanel en sevdiğim karakterlerdi. Bakalım bu sezon kimler gelecek kimler gidecek:)) İyi seyirler.


20 Haziran 2016 Pazartesi

Feed The Beast


Tommy küçük oğluylu birlikte Bronx'ta yaşamaktadır. Zenci olan karısını bir kazada kaybetmiştir ve onun yokluğuna alışamadığı için hala terapi grubuna gitmektedir. 10 yaşlarındaki oğlu TJ ise travma etkisiyle sessizliğe gömülmüştür. Tommy, şarap tadımcısıdır aynı zamanda iyi bir içiçi. Bu durum oğlunun öğretmeni tarafından hoş karşılanmaz. Eğer işleri yoluna koymazsa TJ elinden alınacaktır.
Dion, seksi bir avukatın girişimleriyle hapisten kurtarılan bir aşçıdır. Tek amacı bir an önce Paris'e gitmektir. Daha doğrusu peşindeki Polonyalı mafyadan kurtulmaktır. Restoranını yaktığı Patrick, 600 bin Eurosunu almak için Dion'un ensesindedir. Dion amcasından sahte pasaportunu ve parasını alır ancak Paris'e gitmek nasip olmaz. Patrick acımasızca onları yakar.
Dion aynı zamanda kokoin bağımlısıdır. Gidecek yeri olmayınca eski dostu Tommy'nin kapısını çalar. Ancak aralarında kırgınlık vardır. Birlikte çalıştıkları restoranı yakan Dion'dur ve Tommy'nin karısı öldüğünde cenazesine gelmemiştir. Yani sorumsuz ve bela getiren bir yanı vardır.
İşler Dion yüzünden tersine döner. Tommy'nin mutfağındaki pahalı ocak ile kahve makinesini görünce kendi restoranlarını açma fikrine kapılır ve hayata geçirmek için elinden geleni yapar. Böylece Dion Patrick'e olan borcunu ödeyebilecektir. Tabi bir de Patrick'in peşinde olan dedektiften nasıl kurtulacağını bilememektedir. 
Dion sağdan soldan gelen etkilerle cebelleşirken Tommy hayatının yavaş yavaş değişmesinden mutludur. Oğluna yaşama sevinci gelmiştir hatta kendisi terapi grubunda Pilar isminde güzel bir kızla tanışmıştır. Kendisinin işletmeci olduğunu söyleyen Pilar aslında garsondur ve o da bir şekilde Bronx'ta açılacak olan lüks restoran işine dahil olur.
Restoranın yatırımcısı ise Tommy'nin zengin babasıdır. Damak zevki ve şarap kültürü olmayan bu adam Dion'un hatrına parasını ortaya koyar. Aslında içlerinde en masumu Tommy'dir. Dion ise ona her türlü problemi getirmeye başlar. Sadece bundan haberi yoktur.
İzlerken insanın karnını acıktıran ve Sideways gibi canını şarap isteten bir dizi. Danimarka dizisi Bankerott'tan adapte edilmiş, senaryoyu Clyde Phillips yazıyor. O da Dexter'ın yaratıcısı:)) İyi seyirler...




1 Haziran 2016 Çarşamba

The Fang Family


'Fang Ailesi'nin kitabını zevkle okumuştum. Özellikle performans sanatçısı olan karı kocanın yaptıkları ve çocuklarını bu işlerde kullanmaları çok ilginçti. Kitabın sonu biraz hüsran yaratsa da okunmaya değerdi. Bir gün karşıma filmi çıktı. Hiç çekilme ihtimalini düşünmemiştim... Hollywood'un farklı fikirlere kapılarını açmasını sonuna kadar destekliyorum! Bizim ülkemizde bu yaklaşımlar her ne kadar uzak olsa da dünyada var olabileceğini bilmek güzel.
Baxter kitabını bitirememiş tembel bir yazardır. Yayınevine 2 sene önce teslim etmesi gerekirken 'ilham gelmediği' için aksiyona geçmeyi ötelemiştir. Bir makale yazmak için patates silahı yapan adamlarla tarlada buluşur ve orada kendini bulur. Hedef tahtasında kulağından vurulur ve Baxter istemeyerek de olsa kızkardeşi Annie'den yardım ister. Çünkü ebeveynleri yola çıkmış onu almaya gelmektedir.
Annie ise yıldızı günden güne sönen bir Hollywood aktristidir. Yönetmen üstsüz bir sahnede oynamasını ister ancak o kendini geri çeker. Karavanda bir tartışma yaşar ve babasının cesaret dolu sözleri kulaklarında yankılanınca, üstünü çıkararak sete gider 'Hadi şu lanet sahneyi çekelim!' der. Ertesi gün dergilere kapak olur 'Sette sürekli üstsüz dolaşan oyuncu" başlığıyla...
Annie menajerinin ısrarıyla bir süre kendini dinleyecektir. Çünkü ona gelecek rol başkasına gitmiştir. Annie bir koşu kardeşi Baxter'ın yanına gider. Ve Fang Ailesi akşam yemeğinde buluşur. Popüler konu Annie'in göğüsleridir. Yani kardeşler anne ve babalarının değişmediklerini görür ve sinir olurlar.
Aslında tepkileri geçmişten gelir. Onları çocukluktan beri performansta kullanmalarının acısı şimdi çıkmaktadır. Bu durum şimdiki yaşantılarını etkilemiştir. İkisi de şu anki başarısızlıklarını onlara bağlarlar.
Anne Camille bir adın geri dursa da baba Celeb sınırları zorlamaya devam eder. Annie ve Baxter'ı (A.ve B.) performans yapmaları için burgerciye götürür. Onlar orada olan biteni kameraya alırlar. Celeb sahte kuponlarla ücretsiz burger alınmasına tepki gösterir. Çocuklar da onun yaşlandığını farkederler. Camille her ne kadar ortamı yumuşatmaya çalışsa da başarısız olur.
Celeb'in tek amacı son etkili performansını yapmaktır. Aniden karı koca ortadan yok olurlar. Polisin dediğine göre kayboldukları yerde son zamanlarda cinayetler işlenmiştir ve arabada gerçek kan bulunmuştur. Annie onların performans yaptıklarını savunur. Baxter ise hiç emin değildir. İkisi anne babalarını ortaya çıkarmak için çeşitli şeyler düşünürler. Ancak pek uygulamaya geçemezler. Ta ki Annie küçükken çaldıkları bir şarkıyı kasette duyana kadar.
Araştırdığı küçük müzisyenlerin evini bulur ve orada Annie ilkokul öğretmenini görür. Baxter ise anne ve babasının son çekilmiş videosunu. Gerçek ile yüzleşen kardeşlerin ebeveynlerine ayar çekme zamanı gelmiştir.
Kevin Wilson'ın 'Fang Ailesi'nden sonra "Dünyanın Merkezine Tünel Kazmak" adlı romanı çıktı. İlginç bir kitap daha okumak isteyenlere duyurulur. Belki onun da filmi yakında çekilir:))
Nicole Kidman, Jason Bateman, Christopher Walken ve Maryann Plunkett'in başrollerinde olduğu filmi izlemek isteyenlere iyi seyirler:))



Manhattan Night


Colin Harrison'un, (1996) "Manhattan Nocturne" isimli kitabından uyarlanan film 2016 yılında vizyona girdi. Başrollerinde; Adrien Brody ve Yvonne Strahovski var yönetmeni ise Brien DeCubellis.
Porter gazetede köşe yazıları yazan kendi halinde bir adamdır. İşi gereği felaketlerin (cinayet, intihar vs.) yaşandığı yere olaydan hemen sonra gidip olay yerini fotoğraflamak ve varsa şahitlerle konuşmaktır. Edindiği bu bilgiler ışında her hafta 3 yazı yazar. Bir kez tesadüfen kaybolan bir kızı bulmuştur. Basın camiasında birazcık meşhurdur.
Patronlara yalakalık olsun diye hiç istemeyerek de olsa takımını giyer ve davete gider. Orada amacı sadece gazetesini satın alan adama görünmektir. Ancak Caroline ile karşılaşır. Sarışın güzel, yanına gelip mesleğini aşağılayıcı sözler söyler. Porter kadından etkilenir ancak Caroline'in amacı başkadır. Kulağına evine gelmesini fısıldar. Porter kendini tutamaz ve Caroline'a gider.
Genç kadın elinde olay yeri fotoğrafları ve polis tutanakları olan bir dosyayı tutuşturur. Yönetmen olan eski kocası yıkık bir binada vücudu kesilmiş bir şekilde ölü bulunmuştur. O olayı çözmesini ister. Porter ise sadece köşe yazarı olduğunu söyleyerek oradan ayrılır. Ancak içine hem cinayetle hem de güzel kadınla ilgili kurt düşmüştür.
Porter, dededen kalma evinde karısı ve iki çocuğu ile birlikte yaşar. Mutlu olmadığını bilir ama öyleymiş gibi davranır. Karısıyla biten seks hayatı onun canını sıkmaktadır. Tam bu noktada Caroline'in çekiciliğine karşı koyamaz. Böylece kadın da cinayeti çözmesi için onu maşa olarak kullanmaya başlar.
Öldürülen yönetmenin video kayıtlarını izler. Belki bir ipucu bulabilirim umuduyla parçaları birleştirmeye çalışır. Bu sefer karşısına medya patronu çıkar. Caroline ile çekilen bir videosu vardır ve sürekli ona gönderen birine para ödemektedir. Adam bu şantajın ortadan kalkması için Porter'a süre tanır. Ne yazık ki Porter videoyu bulamaz ve ailesi zarar görmeye başlar. Karısı çocukları da alarak annesine gider. Hem Caroline ile olan ilişkisini sezmiştir.
Porter, parçaları birleştirmeye devam ederken Caroline'in düşündüğü kadar masum olmadığını anlar ve kendi yöntemleriyle savaşmaya karar verir.
Kara film türündeki "Manhattan Night" için başarısız bir film olduğu söyleniyor. Aslında kitabı okumadan izleyince zayıf ama farklı bir film görüyorsunuz. Belki de kitabı daha etkileyici kurgulanmıştır. Denildiği gibi süresi de biraz uzun kalmış. Yani Bogart'ın ıslak pardösüsü ve martinisi burada yok:((
New York sokaklarında çekilen filmde genelde yağmur değil kar serpiştiriyor. Kara film öğesi yağmur yerini kara bırakmış gibi görünüyor. Caroline sarışın Femme Fatale olarak rolünün hakkını veriyor. Medya patronu ise olaylarla bağlantılı olsa da konumlandırılması biraz eksik gibi görünüyor. Simon da kendince akıl oyunları oynayan ve onları videoya çeken saplantılı bir karakter olarak filmde var ancak ölü. Belki de kayıp olsaydı her an Simon'un bir yerden çıkacak olması bizi gerebilirdi. Zaten Caroline'in zengin ve genç bir adamla birlikte olması ve onunla yuva kurması filmin çok dışında kalıyor. Femme Fatale'ye bir şeycik olmuyor. Porter'ı oynayan Adrien Brody ise rolünün hakkını gaflet tarzıyla veriyor.
Sıkıcı bir film değil, iyi seyirler:))



Sanat Koleksiyonu Olan Zengin Bir Adamın Öyküsü-7

  God of Art- Sanat Tanrısı 7. ARTEMİS Sabah uyandıklarında Artemis pek bir şey hatırlamamaktaydı. Yatakta yalnızdı. Aklında tek kalan p...