Eveeeett! Geldik bir dizinin daha sonuna. Öyle böyle bir dizi değil, 7 sezon TV ekranlarına damga vurmuş bir drama idi Mad Men. Matthew Weiner'ın bir film olarak tasarladığı proje yıllar önce diziye çevrilmiş ve ekip pilot bölümü çekildikten sonra 1 sene evde oturup haber beklemişti. Değdi mi, değdi. Sonunda AMC Mad Men'e büyük bir şans verdi ve günden güne dizinin şöhreti yayıldı. İlk zamanlar "60'lı yıllar reklamcılığını anlatıyor" diye aralarında konuşan insanlar vardı, izleyen reklamcıların hepsi kendisini Don Draper sandı... Oysa geçmişinden kurtulmak için başkasının yerine geçen adamın reklam sektöründeki başarı hikayesiydi. Mutlu bir aile yaşamı olabilecekken her fırsatta karısını aldatan ve gördüğü çaresiz kadınları kurtarmak! isteyen karizmatik, yaratıcı kişi Don Draper'dı.
Son sezonu ikiye bölüp 2015'e sarkıtma mantığını pek anlayamasam da hevesle beklediğim son bölümler bitti bile. Böylece parçalanan son sezonu izlerken "kime ne olmuş" dedim durdum. Bir ona bir buna baktım ve final oldu. Aslında hiç memnun değilim ama Megan'a ne olduğunu da görmek isterdim.)))
Sterling Cooper&Partners kendini kurtaramayınca Mccann Erikson adlı büyük reklam şirketi tarafından bünyesine alındı. Yani bizim Mad Men ekibi artık başka bir reklam şirketinde çalışacaktı. Kimse memnun kalmadı. Joan yeni odasında otururken başka bir müşteri temsilcisini sertçe uyardı. Çünkü Joan'ın binbir emekle aldığı müşteriye "golf oynamayı" teklif etmişti, oysa adam sakattı. Joan haklı sebeple kendi getirdiği işlerle ilgilenmek istiyordu ancak yeni şirketin bazı kuralları vardı. Çaresizce savaşa giren Joan'a Roger destek oldu ve o da payını alıp bir kenara çekildi. Orta yaşlı zengin sevgilisi ile evinin kadını olabilecekken Ken onun aklına karpuz kabuğu soktu. Ve bir çırpıda prodüksiyon şirketi kurdu, Peggy ise ona ortak olmayı elinin tersiyle itti. Çünkü o Mccann Erikson'da yükselmek istiyordu.
Peggy sekreter olarak girdiği Sterling Cooper'dan kıdemli metin yazarı olarak çıktı. Mccann Erikson onu eğitimsiz olduğu için hala sekreter kategorisine soksa da o inat etti ve odası hazır olana kadar ajansa gitmedi. Elinde ofis eşyalarının kutusu, ağzında sigarasıyla yeni işine adım attı. Orada da kendini kabul ettirmek biraz zordu hatta son toplantıda Stan ile bir iş alamadı, ancak birkaç ayardan sonra istediğini elde etti. Veeee aşkı buldu. Uzun zamandır ona aşık olan Stan, sonunda Peggy'ye açıldı. Peggy ise onun daima haklı çıktığını düşünerek, hayatta kendisini dengeleyecek sevgi dolu adamı bulduğunu farketti. İkisinin öpüşüp mutlu olmasıyla seyircinin içi rahat etti.
İlk bölümde Pete ve diğerleri asansörde yeni işe başlayan toy Peggy'ye laf atmıştı. Son bölümde ise içmeye onsuz gidemeyeceklerini söylediler. Yani Peggy, 70'li yıllarda kadın-erkek eşitliği açısından çok şey başarmış biri olmuştur.
Betty bu dizide en çok çile çeken kadın karakterdi. Don'un tüm ihanetlerine katlanan, üç çocuk yetiştiren ve kocası için mankenlikten vazgeçen güzel Betty, mutfakta üst üste sigara içen bahtsız bir kadına döndü. Ve bu sıkıntının sonunda kanser oldu. Ölümüne sayılı günlerin kaldığını öğrenince de bir rahatlama hissetti. Kendisinin de söylediği gibi "Vazgeçmek gerektiğinde vazgeçmeyi" öğrenmişti. Çocuklara bile belli etmeden her zamanki hissizliğiyle geri kalan zamanının tadını çıkarmaya devam etti.
Pete ise özel jetiyle karısı Trudy ve küçük kızıyla yeni bir yaşama yelken açtı. Aslında hayatta ezikler de kazanabilir mottosunun iyi bir örneği oldu. Roger ise Megan'ın çılgın Fransız annesi ile ciddi düşünüp yaşlılığını planlamış oldu.
Gelelim Don'a. Mccann Erikson toplantısında diğer yaratıcı yazarlardan farklı olmadığını hissedince basıp gitmişti. Amerika'nın çölünde gezinirken bazı küçük şehirlerde tanıştığı insanlarla kendini tanımaya başladı. Parası çalındı, dayak yedi, kullanıldı ve çöküş yaşadı. Yolu hippilerin arınma kampına düşünce kendini sorguladı. Geri dönemeyen Don, bir nevi vedalaşmak gibi hayatındaki önemli insanları aradı. Kızı Sally gerçekten olgunlaşmıştı, annesinin hastalığını söyledi ve Don yıkıldı. Özür diler gibi eski karısı Betty ile konuştu. En son da Peggy'yi aradı. Ona deli gibi bağıran Peggy, Don'un önemli olduğunu ve şirkete geri gelmesi gerektiğini söyledi.
Don o telefon görüşmelerinden sonra derin bir şekilde hissedilen yokluğunu farketmedi ta ki itiraf toplantısında etrafındakiler tarafından farkedilmeyen ezik bir adamı dinleyene kadar. Ağlayan adama gözyaşları ile sarıldı, içinden geldiği gibi. Aslında Don cazibesiyle tüm kadınların dikkatini çeken, iş dünyasında yayılan şöhretiyle imrenilen üst kalitede bir adamdı. Her yaratıcı insan gibi kendini kaybetmişti ve çıktığı yolculuktan yeniden dirilerek geri döndü.
Açık havada yapılan yogada "oummm" sesiyle huzura erdi ve bu süreçten yaratıcı Coca Cola "Hilltop" reklamı ile çıktı. Yani Don Draper öldü ve tekrar dirildi.
Mad Men üstüne daha neler neler yazılabilir ancak final bölümü ile izleyiciye veda etti. Sevinsek mi üzülsek mi bilemedim, ama bizi farklı bir dünyaya götürdüğü kesin!