Ana içeriğe atla

Reklam Ajansları-Yaratıcı Reklamlar-Milli içecek Ayran

Modoko için 7 reklam çekilmiş... Daha birini gördüm ama inanamadım...
Adamın biri güzel, cici mobilyaların ortasındaki sehpaya kurulmuş çiğköfte yiyiyor.
Iğğğ dedim... Pastel renkli, insanın içini açan oturmaya kıyamayacağımız mobilyalar et kokuyor...
Halı reklamları da böyle oluyor. Geçen King elektronik ev aletleri reklamında kahvaltı yapan bir çocuğu türkü söylerken gördüm. Annesi de gurur duyarak izliyordu. Hangi mantık?
Müşteri mi böyle istiyor? Yoksa halk mı? Halkın bunu istediğini kim nereden biliyor?
Müşteri istiyorsa yazık zaten. Hele yaratıcı ajans böyle bir şey düşünmüşse o zaman gülerim.
Reklamda yaratıcılık 0 Türkiye'de.
Sonra ortada reklamcıyız diye geziyorlar ancak üretim yok. Reklamcıların müteahhitlerden farkı yok.
Takım elbiseli müşteri gelir reklam şirketi sunum yapar hepsinin dibi düşer.
Kreatif zeka ! anlatır.
"Düşünün: Süper modern bir gökdelen 30. kata lüks döşenmiş evde bir adam lahmacun yiyip türkü söyleyecek...Ürün tanıtımı girecek."
Müşterinin gözleri ışıldar. "Tam aradığımız buydu..."
Oh daha ne eksik?
Müşteri: "Bir de milli içeceğimiz Ayran olsun"...
Azıcık yalakalığın kimseye zararı olmaz aksine yararı olur. Bizim hedef kitlemiz midemiz gibidir geniiiiişşş!
Ajans tebi der aklımıza gelmedi yaratıcı olan sizsiniz.
Para aktarımı reklam çekimi yayımlanması medyada yankıları herkes mutlu.
Sonra ajans kendi içinde konuşur Burası Mad Men'nin ajası ne ararsan var.
Yaratıcı olmak isteyip olamamak zor, karga sesli şarkıcılar gibi. Herkes bıyıkaltından güler size.
Hıhı der geçiştirir. Para, şöhret olabilir ancak eksik olan en büyük şeydir.
Büyü yoktur yapılan işlerde. İçlerde bir yerde kıpırtı yoktur, gece uyanıp gülümseyen yüzler yoktur.
Farklı bir insan olmanın hissi yoktur.
Lahmacun yiyenlere afiyet olsun, soğuk ayranla tabiii.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...