Ana içeriğe atla

İzmir-İstanbul

İzmir'e giderken 1.62 boyundaydım. Ancak pazartesi gelirken 1.70 oldum. Yeni topuklu botlarım sayesinde:)
Ayın 2.de teyzem sayesinde baya erken uyandım. Uçak kaçmasın diye 2 saat önceden havaalanındaydım. Elimde de Peter  Ackroyd'un "Londra Yanıyor" adlı kitabı vardı. Bitirmeme ramak kalmıştı ki uçak kalktı. Ağzımda sakızımla daha fazla okursam çarpıntı olacağım diye düşündüm. Uyudum. İzmir-İstanbul arası 50 dakika olduğu için uçak kalktığı gibi iniyor. Yaşasın anne yemekleri. Bizimkiler ben yokum diye rejime girmiş. 12 günün sonununda beller şahmaran gibiydi.Annem gün içerisinde perdeleri pek açmadığı için güneş yok sanıyordum. Netekim varmış. Bir gün çıktım da gördüm. Gittiğim her yerde bilgisayarlara lanet götürüyorum. Teyzemin laptopu bozuldu anca yola girmiş bugün. Bende iş kovalayamadım tabii.Aman zaten çalışmak kötü. Lotonun çıkmasını bekliyorum. Bu hayat eski halimi öldürdü.
2 gündür iş görüşmelerine gidiyorum. Nedense beni tanışmak için çağırıyorlarmış. Öyle diyorlar. Ne güzel kendimi önemli hissediyorum. Yaratıcı olduğumu gözümden anlayıp övüyorlar beni. Şişmiş egomla eve dönüyorum. Yolda da içimden söyleniyorum "Allahtan bu havada sette değilim".
Atatürk kütüphanesinde daha güzel kitaplar bağışlanmalı bence. Yetersiz geldi gözümü. Bu gittiğimde bir İtalyan yazardan buldum kitap. Cristina Comencini "İtalya'da Bir Türk Sevdim". Elalem benim gibi gitse İtalya'ya kaç İtalyan sever sayamayız. Neyse hemen okudum kitabı.
Şu çizgi film yazma işi de düzene giremedi. Evliya Çelebi'den yazmamız lazım. Aslında Saka'ya çok alışmıştım ama allahtan umut kesilmez.
Rüyamda Tayyip Erdoğan ve karısını gördüm. Emine güzelmiş ama saçlar siyah kıvır kıvır. "Yeşil Sinema yap" dedi kulağıma. Çok anlamlı geldi. Hayırolsun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...