22 Eylül 2016 Perşembe

Where Do We Go Now?


Nadine Labaki, 2007 senesinde "Karamel" adlı filmiyle gönlümüze taht kurmuştu. Lübnanlı yönetmen, aynı zamanda yazıp yönettiği filmlerde oynamakta. Çok kültürlü topraklardan beslenen filmleri izlenmeye değer. "Peki Şimdi Nereye?" Labaki'nin çektiği ikinci filmi. 
Lübnan'da  Müslümanlar ve Hristiyanlar arasındaki kavgalar kızışmıştır. Uzak bir köyde erkeklerini kaybeden kadınlar savaş çıkmaması için dua etmektedirler. Çünkü eşlerini ve oğullarını da bu yolda kurban vermeye dayanamayacaklardır. Bu sebeple köyün meydanına kurulan tek televizyonda haberleri izlemezler ve dışarıdan gelen gazeteleri kimselere okutmazlar. Köyün geleceği kadınların elindedir.
Amal da yalnız bir annedir. Kafesinin dekorasyonunu yapan Rabih'i uzaktan uzağa beğenir. Rabih de ona karşı boş değildir. Tek mesele farklı dinlerden olmalarıdır. Kadınlara göre çözüm basittir. Hristiyanlar Rabih'in vaftiz olmasını, Müslümanlar ise din değiştirmesini isterler. İki aşık henüz işi resmiyete dökmese de köydeki herkes bunun farkındadır.  
Roukoz ve Nassim motosikletleriyle şehre gidip gelirler. Görevleri köyün sabun, gazete, ampül gibi ihtiyaçlarını karşılamaktır. Bunu yaparken her ne kadar eğlenseler de tehlike kapıdadır. Nassim bir gün çatışmada vurularak ölür. Roukoz onu eve getirir. Ailesi feryat figan acı içindeyken Nassim'in annesi oğlunun vurulduğunu duyurmak istemez. Çünkü bir oğlu daha vardır ve kardeşinin intikamını Müslümanlardan almaya hazırdır.
Gencecik Nassim kanlarından arınır ve bembeyaz kumaşlara sarılır. Bir İsa misali kuyunun içinde gömülmeyi bekler. Annesi ortalığı yatıştırana kadar böyle karar vermiştir. Köydekiler de rahat durmazlar. Kapı komşularıyla gül gibi geçinip giderken dışarıdan gelen haberleri duydukça onlara diş bilenirler. Yan yana yapılmış kilise ve camide sorun çıkınca birbirlerini suçlarlar.  İmam ve Rahip ise işin içinden çıkamamışlardır.Köyün erkekleri saldırmak için sebep arar.
Köyün kadınları dahiyane bir plan yaparlar. Güzel Ukraynalı kızları, biraz sakinleştirici hap ve haşhaşlı kekler tüm sorunları çözmeye hazırdır. Bu güzel filmi izlemek isteyenlere iyi seyirler:))


21 Eylül 2016 Çarşamba

Moonrise Kingdom


Wes Anderson'un simetri dolu filmlerinden bir daha... Moonrise Kingdom 2012 Amerikan yapımı. Anderson bu filmin senaryosunu yazarken usta yönetmenlerin gençlik filmlerini izlemiş. Filmin oyuncu kadrosunda Edward Norton, Bruce Willis, Bill Murray ve Tilda Swinton gibi ünlü isimler de var. 
1965 senesinin Eylül ayında Sam izci kampından kaçar. Amacı aşık olduğu kız ile uzaklara gitmektir. Ne de olsa izcilik eğitimi almıştır ve uzun bir süre dışarıda yaşayabilirler. Suzy de büyük bir evde mutsuz anne, babası ve 3 küçük erkek kardeşiyle yaşar. Farkedilmediği için sorunlu bir çocuk olduğu düşünülen kız, bir sene önce tanıştığı Sam ile uzun bir süre mektuplaşmış ve onunla kaçmaya karar vermiştir. Kedisini ve valizini de yanına alarak evden ayrılır. İkisi buluştuklarında haritadan gidecekleri yeri belirlerler.
Kampta Sam'i aramak için küçük izciler hazırlanmıştır. Sam'i sevmemelerine rağmen onu bulmak görevleri olduğu için seslerini çıkarmazlar. Ancak darbeyi Sam değil de Suzy yapar. İzciler geri püskürtülür. Bu sebeplerden dolayı Sam'in koruyucu ailesi onu geri almaktan vazgeçer ve Suzy'nin ailesi de kızı alınca eve kapatmaya karar verirler.
İki küçük aşık deniz kıyısında bir yerde hayallerini yaşamaya başlarlar. Bu süreçte etrafındakiler de kendi sınavlarını verir. 
Renkli ve eğlenceli bir film izlemek isteyenlere iyi seyirler:)))


Venus In Fur


"Venus In Fur" Roman Polanski'nin 2013 senesinde çektiği bir film. Avusturyalı Leopold Von Sacher- Masoch adlı yazarın aynı adlı romandan tiyatro oyununa David Ives tarafından uyarlanmış. Bir tiyatro salonunda iki kişiyle geçen 96 dakikalık filmi izlemek isteyenlere iyi seyirler.))
Yağmurlu bir günde Paris'in geniş sokaklarında gezinen kamera bir tiyatro salonuna girer. (Klasik Roman Polanski filmi olduğu giriş sekansından bellidir.) Oyunun adaptasyonunu yapan yazar Thomas, tek başına tiyatro salonundadır. Aradığı kadın oyuncuyu bulmadığından dolayı biraz gergindir. Sevgilisine akşam yemeğine geleceğini söylerken kapıda yağmurdan ıslanmış olan Vanda'yı görür.
İlk bakışta Vanda giyiminden dolayı telekız gibi görünmektedir. (Bu da kadınlara karşı erkeklerin ön yargılarından biridir.) Thomas onun role uygun olmadığını kibar bir dille söyler. Ancak Vanda ısrarcıdır. Bir kez sahnede rolü denemek ister. Thomas'ı zar zor ikna eder. Bu süreçte kadınlığını da kullanmaktan kaçınmaz. Thomas ise ona yan gözle bakmamak için kendiyle savaşır. 
Sonuç: Vanda sahnede role o kadar iyi girmiştir ki Thomas aradığı oyuncunun o olduğuna karar verir. Eve gitmeyi erteleyip oyunun devamını onunla oynar, çok heyecanlıdır. Bir cevher keşfettiğini düşünürken Vanda'nın aklına oyunla ilgili birkaç soru takılır. Dialoglar kadınları aşağılamaktadır ayrıca oyun sadomazo ilişkiyi anlatmaktadır. Thomas ne derse Vanda ikna olmaz. Bu sefer oyuncuyu ikna etmek yazara düşer. 
Vanda, onu çok fazla hafife alan entel oyun yazarına güzel bir ders vermeye hazırdır. Ancak Thomas üstüne çalıştığı oyuna farklı bir açıdan bakmaya hazır değildir. Neyse ki Vanda oyunu ondan daha iyi çözümlemiştir. 


5 Eylül 2016 Pazartesi

The Fool


Dima belediyeye bağlı çalışan bir tesisatçıdır. Aynı zamanda dışarıdan inşaat mühendisliği okumaktadır. Küçük evlerinde annesi, babası, karısı ve oğluyla yaşar. Yemek yedikleri bir akşam annesi ona demediğini bırakmaz. Babası gibi ezik olduğunu, bir ev alması gerektiğini, olmuyorsa çalıp çırpması gerektiğini söyler. Dima ve babası sinirlenirler. Kapının önünde gençlerin kırdığı bankı tamir ederek kendilerini oyalarlar. 
Kendi bölgesinde olmamasına rağmen bir binada tesisat sorunu vardır. Dima da müdürü içki aleminde olduğu için tıpış tıpış işe gider. Gördükleri karşısında şoke olur. 40 yıllık binanın iki yerinde derin çatlaklar oluşmuştur. Biraz daha inceleyince binanın 24 saat içinde çökeceğini anlar. Bürokrasiye karşı gelemeyeceğini düşünse de 'ezik' olmaktansa başını belaya sokmayı tercih eder. Devlet içindeki kokuşmuş ilişkilerin içinde kendini bulur. 
Belediye başkanının 50. yaş gününe gider ve durumu tüm yetkililerin ortasında anlatır. "Mama" lakaplı kadın başkan 'buraya kolay gelmedim' diye övünürken bir anda fakir bir mahallede yıkılacak olan binayı öğrenir ve içindeki 800 kişiyi nereye tahliye edeceğini düşünür. Dima'nın bağlı bulunduğu müdür de oradadır, ona salakça bir iş yaptığını söyler. Yine de Dima aldırmaz, emniyet müdürüne bile kafa tutar.
Nereden geldiği belli olmayan cesaret sayesinde Dima, 800 kişinin canını kurtarmaya kararlıdır. Tüm bir gece doğum gününe katılanlar zar zor ayakta dururken bir yandan da binayı nasıl kurtarırız planı yaparlar. Daha doğrusu kendimizi nasıl kurtarırız. Bina çöktüğü ve insanlar öldüğü taktirde hepsi hapsi boylayacak ve senelerce çıkmayacaktır. Yenilen rüşvetler bir anda burunlarından gelir. Hepsi birbirine sarar, belediye erkanı tutuşmuştur. Dima da derin bir nefes alır ve polislerle binaya tekrar bakmaya gider.
Bu gidiş onun ölümle yüzleşmesine neden olur. Belediye başkanı insanlar için konaklayacak yer bulamayınca binanın kontrolünden sorumlu kişileri ortadan kaldırmaya ve tüm evrakları yakmaya karar verir. Dima, iki kişiyle kurşuna dizilecekken hayatı bağışlanır ve oradan kurtulur. Tek şart ailesini alıp ortadan kaybolmasıdır. Dima bir hışımla eve gider ve karısını çocuğunu alır annesinin inlemeleri eşliğinde evi terkeder. Arabayla tüm bunlara sebep olan binanın önünden geçerken yine içi rahat durmaz.
Ona tahliye sözü veren belediye başkanına nefret duyar. Diğerlerine göre de o binada yaşayanlar kentin tüm sorunlarına sebep olmaktadır. Yani kurtarılmaya değmezler. Uyuşturucu, fahişelik ve hırsızlık oradan çıkmaktadır. Dima, karısını göndererek binayı kendi boşaltmaya karar verir. Sabahın ilk ışıklarıyla tüm kapıları tekmeleyerek bir yığın insanı dışarı çıkarır. Ve bir sarhoşun 'bizi yok yere dışarı çıkarttın' gazıyla lince uğrar.
2014 yapımı bu Rus filminin yönetmeni Yury Bykov. Gerçekten sadece Rusya'da değil dünyanın her yerinde olabilecek bir olayı ele alan yönetmen aynı zamanda filmin senaristi. 2 saat olan bu filmi izlemek isteyenlere iyi seyirler:))


Sanat Koleksiyonu Olan Zengin Bir Adamın Öyküsü-7

  God of Art- Sanat Tanrısı 7. ARTEMİS Sabah uyandıklarında Artemis pek bir şey hatırlamamaktaydı. Yatakta yalnızdı. Aklında tek kalan p...