31 Mart 2016 Perşembe

Truman


2015 yapımı İspanyol filmi "Truman" izleyiciyi hem güldürüyor hem de ağlatıyor. Tomas, Kanada'da yaşayan evli, iki çocuklu bir öğretmendir. Uzun zamandır İspanya'ya gitmek istemektedir, 4 günlük bir seyahat planı hazırlar. Madrid'de yaşayan arkadaşı Julian'ın ona ihtiyacı vardır. Çünkü ilerlemiş kanseriyle mücadele etmekten vazgeçmiştir ve son kez arkadaşını görmek onunla zaman geçirmek istemektedir.
Aktör olan Julian biraz rahat bir tiptir. Köpeği sadık Truman ile hayatını paylaşır. Canı sıkılınca ot içer ve her ne kadar hali kalmasa da tiyatro sahnesini bırakmak istemez. Tomas arkadaşını tedaviye geri dönmesi için ikna etmeye çalışsa da Julian çok inatçıdır. Son bir senesini kansere feda etmiştir ve daha fazla yorulmak istememektedir.
Julian parası olmadığı için Tomas'a yüklenir, yediklerini içtiklerini ona ödetir. Tomas otelde kalmayı tercih eder. Julian gelip rahat otel odasına bile yerleşir. Tomas hiçbir şekilde ona kızamaz çünkü arkadaşını ne kadar sevdiği gözlerinden okunmaktadır.
Julian köpeği Truman'ı emanet edecek bir aile arar. Önce lezbiyen bir çiftin Rus çocuklarının yanına verir ancak dayanamaz ve Truman'ı geri alır. Julian, oğlunun doğumgünü olduğunu söyler. Tomas ise onunla bir yemek yemeği önerir. Oysa çocuğun Amsterdam'da olduğundan haberi yoktur. Julian biletlere bakarken Tomas kinayelidir yine de dayanamaz ve arkadaşına jest yapar ikisi sadece bir günlüğüne Amsterdam'a giderler.
Çocuğu yaşadığı teknede ararlar ve üniversiteye giderler. Tomas Julian'ın rahatlığına şaşar kalır. Çünkü adam oğluna geleceğini haber vermemişti. Çocuk babasını görür, biraz mesafelidir. Tomas arkadaşına tedaviyi bıraktığını oğluna söylemesi için zorlar ama başaramaz. Julian son bir kez oğluna sarılır ikisi de ağlarlar.
Madrid'e döndüklerinde Julian eski karısıyla karşılaşır ve karısı oğluna her şeyi anlattığını söyler. Sanki onunla da vedalaşır gibidir. Tiyatronun sahibi hastalığı öğrenince onun ay sonu işi bırakması gerektiğini söyler. Julian da ay sonunu beklemez. Tomas ise onun bu hallerine kızamaz. Julian ise Truman'a kimin aile olacağına karar vermiştir.
İyi seyirler:))



15 Mart 2016 Salı

The Divergent Series: Allegiant


Tris ve Dört evlerini bırakıp duvarlarından ardına gitmeye karar verirler. Orada ne olduğunu merak etmekten öte yaşadıkları yere barış getirme umutları vardır. Şikago dışına ilk kez çıkan ekip kırmızı ve kurak bir alanla karşılaşır. Hatta zararlı yağmura da maruz kalırlar. Onları kurtaranlara güvenip güvenmeme konusunda ilk etapta kararsız olsalar da seçim yapmak zorundadırlar. Tris, saf ırk olduğu için farklı muamele görür. Yüce David'in ona ihtiyacı vardır. Tris'e dediğine göre elindeki tam teknolojilerle Şikago'daki huzursuzluğu yok edecektir zaten hali hazırda yardıma muhtaç çocukları da kurtarıp kendi güvenli bölgesine getirmektedir.
Tris inanmak istediği için David'in 'insanlığı kurtarma' planına destek olmaya karar verir ve harekete geçer. Ancak Dört buna karşı çıkar. David'e göre o eksiktir ve diğerleriyle aşağıda kalıp angarya işleri yapacaktır. Dört, evinde annesinin savaşa girdiğini öğrenir ve herkesi karşısına alarak geri döner.
David'in sadece fon almak için onu kullandığını anlayan Tris ise meydan okur. "Yıllardır beni izledin, tanıyamadın mı?" diyerek sevgilisiyle el ele mücadeleye girişir.
Veronica Roth'un kitabından uyarlanan Allegiant serinin üçüncü filmi. Roberth Schwentke yönetmenliğindeki filmde Shailene Woodley, Theo James, Zoe Krevitz, Miles Teller, Naomi Watts ve Jeff Daniels oynuyor. İyi seyirler:))

6 Mart 2016 Pazar

Danish Girl


2015 yılında çekilen "Danish Girl" aslında David Ebershoff'un aynı adlı romanından uyarlanmış.
"The King's Speech" ve "Les Miserables" gibi filmleri yöneten Tom Hooper, bu kez bir biyografi ile beyazperdede. Romantik/ drama türündeki bu filmde Einar Wegener ve Gerda Wegener çiftinin yaşamlarına konuk oluyoruz. 
1920 yıllarında portre resimleri yapan Gerda kocasıyla çok mutlu görünmektedir. Einar da karısı kadar olmasa da evdeki atölyelerinde resim yapan çevresinde popüler yakışıklı bir erkektir. Gerda'nın en büyük amacı resimleri satıp bir an önce para kazanmaktır. Ancak çizdiklerinde bir eksiklik vardır ve o bunu görememektedir.
Bir gün balerin modeli olmadığını için eşi Einar'dan model olmasını ister ve o elbiseye dokunan adam içindeki kadını keşfeder. Gerda ise bunun kocasının hoşuna gittiğini düşünür bir oyun olarak ona kadın kıyafeti giydirir ve makyaj yapar. İkisi bir davete giderler amaçları biraz eğlenmektir. Einar kendisine Lili denmesini ister. Gerda ise buna karşı çıkmaz ta ki kocasını Henrik ile öpüşene kadar. Gerda gördükleri karşısında şoke olur ve kendini eve zor atar. Artık oyun bitmiştir, Lili yoktur. Einar da bu oyunu unutacaktır.
Ne yazık ki Einar sonsuza dek ortadan kaybolmuş Lili onun yerine gelmiştir. Ve gerçekleri eşi sayesinde gören adam, içindeki kadın olana kadar mücadele edecek, hatta sonu ölümle sonuçlanabilecek cinsiyet değiştirme ameliyatını göze alacaktır.
Gerçekten başrol oyuncuları iyi olan bir film 119 dakika kendini izlettiriyor. "Ex-Machina"den tanıdığımız Alicia Vikander ile "The Theory Of Everthing" filminde Stephen Hawking'i başarıyla canlandıran Eddie Redmayne bu filmde müthiş bir uyum yakalamışlar. İnsan ister istemez film süresince hangisini takip edeceğini şaşırıyor. Ben Whishaw çok yetenekli ancak son zamanlarda birçok filmde onu görmek inandırıcılığını etkiliyor sanki. 
Her sahne bir tablo gibi olan filmi izlemek isteyenler için iyi seyirler.))

Notlar: Einar, Gerda'nın bir bluzunu yerden alıp katlayarak yatağın üstüne koyar. Bir o kadar nazik ve bir o kadar içtendir.
Gerda'nın kocasını geri kazanamayacak olduğunu anladığı her an ve ağladığı her sahne gerçekten çok etkileyici. İçindeki sevgiyi izleyici anlayabiliyor. Ve bir kadının kocası için neler yapabileceğinin sınırlarını zorluyor.
Redmayne ise kadından daha kadın olarak filmdeki rolünün hakkını veriyor.
Gerda'nın Lili tabloları sayesinde isim yapması da onun bu işten tek çıkarı oluyor.

Sanat Koleksiyonu Olan Zengin Bir Adamın Öyküsü-7

  God of Art- Sanat Tanrısı 7. ARTEMİS Sabah uyandıklarında Artemis pek bir şey hatırlamamaktaydı. Yatakta yalnızdı. Aklında tek kalan p...